• 12 October 2021, Tuesday 10:41
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

İSTİFA (SİNE-İ MİLLETE DÖNME)

İstifa sözcüğü dilimize Arapça’dan geçmiş olup; kendi isteğiyle bir işten veya hizmetten ayrılma anlamına gelmektedir. Herhangi bir iş yerinde çalışan veya bir kurumda hizmet veren birinin, işini veya hizmetini yapmaktan isteyerek vazgeçmesidir. Bir kişiye zorla bir iş yaptırılması mümkün değildir. Eğer yaptırılıyorsa o kişi ya köledir ya da hükümlü kürek mahkûmudur. Günümüzde her yurttaş istediği zaman görevini bırakabilir. Yasal olarak hiçbir engel yoktur. Medeni ülkelerde bu böyledir. Bizim ülkemizde ise görevden ayrılma yani istifa kültürü maalesef gelişmemiştir. Hatalı da olsak, yanlış da yapsak özür dileyerek ayrılma geleneğimiz yoktur. Mutlaka birilerinin seni bu görevden alıyorum ya da affediyorum! demesi gerekiyor. Hele yönetici konumundakilerin istifası çok enderdir.   Milletvekillerinin ise hiç görülmemiştir. Turgut Özal’ın  Cumhurbaşkanı olması durumunda milletvekilliğinden istifa edip sine-i millete döneceğini söyleyen ve Cumhurbaşkanı seçildiği gün istifa ederek sine-i millete dönen tek kişi, Murat SÖKMENOĞLU dur.

Sine-i Millete dönme sözcüğünü ilk defa 1947 yılında Muhalefetteki Demokrat Parti Milletvekilleri Adnan Menderes ve Celal Bayar dile getirmişlerdir. Ne var ki, bir türlü onlar da sine-i millete dönme eylemini gerçekleştirememişlerdir. O günden beri sine-i millete dönme sözcüğü zaman zaman dile getirilmiştir. Ama, sine-i millete dönen bir milletvekili ve bir parti görülmemiştir.

 Sayın KILIÇDAROĞLU’na, “Hiç bir öneriniz, hiçbir yasa teklifiniz kabul edilmiyor. Sorularınıza cevap verilmiyor. Adeta sizleri parlamentoda yok sayıyorlar, kendileri çalıp kendileri oynuyorlar, sizin onları meşrulaştırmaktan başka bir göreviniz yok. Acaba,  sine-i millete dönmeyi düşünüyor musunuz?” diye soruluyor. O da, Milletvekilliğinden toptan istifa edilse bile TBMM tarafından kabul edilmediği sürece sine-i millete dönülemiyor diyor. Zorla milletvekilliği yaptırılan tek ülke bizim ülkemizdir her halde.

 Devlet, 65 yaşını doldurmuş tüm çalışanlarını artık yaşlandınız , sizden yeterli  verim alamıyoruz diyerek emekliye sevk ediyor. Oysa, milletvekillerinin yaşına bakılmıyor. Onlar, bunasalar da, yürüyemez olsalar da, komada bulunsalar da milletvekilliği yapabiliyorlar. Örneğin Cemal Gürsel yıllarca komada yattığı halde Cumhurbaşkanı olarak, Bülent Ecevit arabaya binemeyecek kadar güçsüz ve yorgun iken Başbakan olarak göreve devam etmediler mi? Deniz Baykal şuurunu yitirmiş, hasta yatağında yatarken milletvekili seçilmedi mi? Bir de Anayasanın eşitlik ilkesini kafalarına takıp duruyorlar. Siyasetçi olmak bunun için mi çok isteniyor acaba?

Seçilmişlerin, partilerinden istifa edip bir başka partiye gitmelerine hiç aklım ermiyor. Bu seçenlerine ihanet değil midir? Madem ki, mensubu oldukları parti, düşüncelerine ters düşüyor, yanlış yolda yürüdüğünü görüyor, bir başka partiye neden gidiyor? Bir tarihte Afyonluların parlamentoya gönderdiği bir milletvekilinin gitmediği parti kalmamıştı. Bu yüzden Fırıldak adını almıştı. Partisinden istifa eden bir siyasetçinin görevinden de istifa etmiş sayılması gerekmez mi? Bir Belediye başkanı, bir milletvekili partisinden istifa edince, görevinden de istifa etmiş sayılsa bu istifalar olur mu? Hiç sanmam.

Daha birkaç hafta önce, Afyon’lu bir ilçe Belediye Başkanı partisinden istifa ederek, daha teri soğumadan, iktidar partisinin kapısını çalıyor. Hem de törenle kabul ediliyor. Fırıldaklar hep Afyon’dan mı çıkıyor? Bunlar kendilerine oy verip seçenlerin yüzüne nasıl bakıyorlar? Belediye Başkanlığı’ndan da istifa etseydi daha onurlu bir iş yapmış olmaz mıydı? Parlamento tarihimizden bir Birgül Ayman Güler geçti. Partisinden istifa etmişti. Katılmış olduğu bir TV programında, kendisine başka bir partiden bize katıl teklifini aldı. Ben seçmenime ihanet edemem deyip teklifi reddetti. Daha dün gibi hatırlıyorum. Bağımsız olarak görevini tamamladı. Onurlu siyasetçi böyle olmalıydı. Ne var ki, böyle olanların değerleri bilinmiyor ve de  pek çabuk unutuluyorlar.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık