Mehmet Oğultürk

Siyaset gerçekten zor iş. Yalan söylediğinizi bildikleri halde arkanızdan koşanlar olacak. Dün söylediklerinizi bu gün inkâr edeceksiniz. Sözüm yanlış anlaşıldı, içinden cımbızlayarak alınan birkaç sözcük. Ben aslında şunu söylemek istedim diye kıvırtacaksınız.

Çok şey vaat edeceksiniz. Hayal satacaksınız. Ama hiçbirini yapmayacaksınız. Birlikte yürüyeceksiniz yağan yağmurda, birlikte türküler söyleyeceksiniz, bir de bakmışsınız terk edilmiş, yapayalnız kalmışsınız. Bazen sırtınızdan hançerlenecek, altınız oyulacak, bazen de hakaret edileceksiniz. Bazen çok beğendiğinizi, saygı duyduğunuzu söyleyecek sonra tu kaka edeceksiniz. Bütün derdiniz, koltuğunuzu nasıl koruyabileceğinizdir. İşte bu şartlarda siyaset yapılabiliyor bu ülkede. Bu yüzden herkes siyasetçi olamıyor.

Çağdaş ve modern dünyanın kadın siyasetçiler tarafından kurulabileceğine inanacaksınız. Kotalar düzenleyip kadın siyasetçilerin sayısını artıracaksınız. Oysa İslam ülkelerinde  kadının yeri malum.  Erkeğinin üç adım gerisinde yürüyecek, yüzü gözü görünmeyecek, tek başına sokağa çıkamayacak, işi gücü çocuk doğurmak ve erkeğin hizmetinde olacak. Müslüman ülkeler arasında kadına hak ettiği değeri ve önemi veren tek ülke bizim ülkemizdir. O da büyük Atatürk’ün bu millete armağanıdır. Avrupalılardan önce seçme ve seçilme hakkı elde etmişler ve yasalar önünde eşitlik hakkını kazanmışlardır. Hatta Kaymakam, Vali, Milletvekili, Parti genel başkanı, Bakan hatta Başbakan olabilmişlerdir. Ne yazıktır ki siyasette sınıfta kalmışlardır.

1990 lı yıllarda, hem de Prof. unvanlı bir Tansu Çiller’e güvenilmiş, sonu hüsranla bitmiştir. Patisini baraj altında bırakmıştır.  Başbakanlığı kendisi değil eşi yapmıştır. İçişleri Bakanlığına kendisi gibi kadın bir bakan atamıştır. Meral Akşener. Devlet içinde devlet oluşturmuşlar, ‘mertçe’ cinayet işlenmesine göz yummuşlardır. Onun da partisini eşi ve oğlu yönetiyor dedikodusu ortalıkta dolaşmaktadır.

Prof. Dr. Tansu Çiller unutulmuş, bir köşeye çekilmiştir. Zaman zaman ortaya çıkmak için teşebbüste bulunmuş, Demokrat Parti’ye göz kırpmış ama başarılı olamamıştır. Siyasi tarihin bir köşesinde yerini almıştır. Oysa ki Meral Akşener DYP den ayrılıp AKP ile flört etmiş sonra MHP ye katılmıştır. MHP den kovulunca da yeni bir parti (İyi Parti) kurarak yoluna devam etmiştir. Ne var ki, yasal şartları yerine getiremediği için partisi seçimlere katılma hakkını elde edememiştir. İmdadına Kemal Kılıçdaroğlu yetişmiştir. 15 milletvekilini ödünç verip grup kurdurtmuş ve hem maddi hem de manevi destek vererek seçimlere katılmasını sağlamıştır. Belki de politika hayatının en büyük hatasını yapmıştır. İlk seçimlerde kendisine 43 milletvekili hediye edilmiştir.  Meral Hanım, kerameti kendisinden sanıp havalara girmiş ve Kılıçdaroğlu’na yukarıdan bakmaya başlamıştır. Altılı masanın etrafında niyetini belli etmeden iki yıl kadar oturmuş sayısız toplantılara katılmıştır. Kılıçdaroğlu’nun başkan adaylığını kabullenmemiş ve Mansur Yavaş’ın ya da Ekrem İmamoğlu’nun adaylığının açıklanmasını istemiştir. Kabul görmeyince de masadan kalkıp iki gün ortalıktan kaybolmuştur.

Tekrar masaya dönmüş ve Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın başkan yardımcılığı şartıyla kerhen Kılıçdaroğlu’nun adaylığını onaylamıştır. Kılıçdaroğlu seçilemeyince kahkahalar atarak kendisinin haklı çıktığını, seçilemeyecek birinin aday yapıldığını hatırlatmıştır. Çok geçmeden kameralar önünde CHP ile ittifak yapmak hayatımın en büyük hatasıdır demiş ve ipleri koparmıştır. Bunun üzerine partisinden istifalar başlamış olmasına karşın o CHP ye yüklenmeye devam etmiştir. Millet ittifakı bozulmuş, yerel seçimlere tek başına katılıp kendilerini kanıtlamak istemiştir. Seçim çalışmaları için düzenledikleri toplantılarda hem Ekrem İmamoğlu’na, hem Mansur Yavaş’a hem de Özgür Özel’e esip yağmıştır. Özgür Özel’e ve Ekrem İmamoğlu’na bana abla mabla demeyin diye çıkışmış, Mansur Yavaş’ı da CHP nin ev kölesi ilan etmiştir.

Bu millet sanıldığı kadar cahil olmadığını kanıtlarcasına İYİ partiyi sınıfta bırakmıştır. Önceki seçimlerde aldığı oyların yarısını bile alamamış, taraftarlarını hüsrana uğratmıştır. Gemiyi terk eden edene. Partisi eriyip yok olacak ve kendisi tıpkı Tansu Çiller gibi siyaset çöplüğünde yerini alacaktır. Herhalde siyasi intihar böyle bir şey olsa gerek. Kadın siyasetçiler açısından ibret alınacak bir durum var ortada. Oysa biz, kadın siyasetçilerin çoğalmasını ve başarılı olmasını isterdik. 03.04.2024