Mehmet Oğultürk

Mehmet OĞULTÜRK

Her şey, ayan beyan ortada. Adım adım Anadolu gibi, yirmi yıldır durmadan yol aldılar. Atı alıp Üsküdar’ı geçtiler. Hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler olmuştur dediler. Bu ülkede bakanlık, başbakanlık yapmış birisi, muhalefeti hırsız yerine koyup, oylarımızı çaldılar dedi.

Kendilerine engel olabileceklerini düşündükleri muvazzafları sindirmek ve korkutmak için emekli komutanları kumpaslarla içeri tıktılar. En tepedeki Komutan “Ben Türk Hukukuna güveniyorum” dedi ve Kozmik odanın açılmasına izin verdi. Hem de vatana ihanet olacağını bilmesine rağmen. Yedi sekiz yıldır hukukun guguk olduğunu aklından bile geçirmedi. Bugünleri göremeyecek kadar basiretsiz biri olarak tarihe geçti. Gerçeği, iki sene iki ay içerde yatarak öğrenebildi.

 Muhalefet ise biz iktidara geldiğimizde hepsini düzelteceğiz deyip durdu. Ellerinden başka bir şey gelmedi.  Askerler, polisler, hâkimler, savcılar, valiler kaymakamlar yani zinde güçler; kantin subaylığından öteye geçemeyen birine emredersiniz başkomutanım diyecek hale getirildiler. Karşılarında sadece sivil Toplum Kuruluşları kaldı. Onları da biber gazıyla, copla, kalkanla saf dışı bıraktılar. Öne çıkanlarını da müebbet’e mahkûm edip, geride kalanlara gözdağı verdiler. Artık çekinecekleri bir kurum ve kuruluş kalmadığından eminler.  

Onlar için ‘23 Nisan 2023 son duraktır’. Bu durakta Demokrasi tramvayından inebilirler.  Zira Laikliği fiilen işlevsiz hale getirdiler, bir şey olmadı. Açık seçik şeriatı ve halifeliği geri getirmeyi dillendirmeye başladılar, bir şey olmadı. Artık, çekinecekleri bir güç kalmadığına kaniler. Halen bir araya gelemeyen muhalefetin işi zor. Geri dönüş kolay olmayacaktır. Seçim sath-ı mailine girildiğini ilan eden muhalifler, seçimi mutlaka kazanacakları hayaliyle avunuyorlar.

İktidar, seçimleri kaybetse bile, her türlü hileye başvurabilir. Yüksek  Seçim Kurulu’nun hali belli. Zamanında mühürsüz oyları son dakikada geçerli sayarak, bu günkü ortamı hazırladılar. Muhalefetin gıkı çıkmadı. Ettikleri yemini bozarak tarafsız olmadıklarını kanıtladılar. Şimdi, hiç sıkılmadan, utanmadan vicdanen rahatız biz diyebiliyorlar. Bu kurulun, “seçimin galibi İktidar Partisidir” diye ilan etmeyeceği ne malûm. Böyle bir karar alacak YSK’na, ya da Anayasa’nın 78. Maddesine dayanarak seçimi erteleyebilecek iktidara, muhalefet ne yapacak?

Yuvarlak masa etrafında toplana toplana bir hal oluyorlar. Oysa bizim beklemeye tahammülümüz kalmadı. Şimdi sıra kimde? Bizim bilmediğimiz A-B-C planları mı var? Seçim günü, elli bin avukatla YSK önünde olacağım diyen Sayın İnce gibi sus pus olmasınlar.

Çarşı Pazarda iktidara söylenmedik laf bırakmayanlara fazla güvenmesinler. Sandık önlerine geldiğinde elleri bir türlü muhalefetten yana gitmeyenlere bel bağlamasınlar. Bir vakitler birileri, Tuzla’da kara çarşaflılara parti rozeti takıp oylarını alacağını sanmış ve Atatürk’ün partisi Atatürk’e ihanet etmişti. Daha bir hafta geçmeden rozetler fırlatılıp atılmıştı. Çünkü onlar, cennette bir ev edinebilmek için her şeyi göze alabilirlerdi. Yoksulluğa da, açlığa da razı olabilirlerdi. Reisten başkası bu ülkeyi yönetemez fikri beyinlerine nakşedilmişti.

Seçim yapılmaz veya hile yapılmasına YSK göz yumarsa, yuvarlak masa etrafındakiler ne yapacak? Bu Ülkeyi “Güçlendirilmiş Parlamenter sistem”e nasıl geçirecekler? Fabrika ayarlarına nasıl döndürebilecekler? Çok merak ediyorum.