• 30 November 2022, Wednesday 11:56
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

ÜÇÜNCÜ KEŞİFÇİLER

Şu AKBELEN Ormanı yok mu, bilirkişilerin başını çok ağrıtıyor. Yukarı tükürseler bıyık, aşağı tükürseler sakal. Birinci Bilirkişiler, madencilerin mekânında İkiz Köylülerin avukatlarına saygısız davranan ve sık sık sözlerini kesen, konuşmalarına izin vermeyen, buna karşılık şirketin sözcülerini sonuna kadar dinleyerek tarafsızlığını yitiren bir hakim yüzünden sağlıklı bir rapor düzenleyemediler. Davacı avukatlarının reddi hakim talepleri yerinde görüldüğünden birinci keşfin yok hükmünde olması nedeniyle, ikinci defa keşif kararı alınıyor. İkinci keşifte bulunan bilir kişilerin bir kısmı, bu ormanın kesilip yok edilmesi halinde telafisi mümkün olmayan bir ekolojik yıkıma neden olacaktır diye rapor veriyor. Şirket bu raporu beğenmiyor ve itiraz ediyor. İtiraz derhal kabul ediliyor ve üçüncü defa yeni bilirkişilerle keşif yapılmasına karar veriliyor. Her keşiften önce de İkiz Köylülere keşif harcı ve bilirkişi ücreti ödetiliyor. Bu güne kadar, aşağı yukarı, tam otuz sekiz bin Türk Lirası ödettiler.

Üçüncü keşifçilerin tamamı, şirketin sunduğu bilgi ve belgeleri aynen kopya  ederek, uzman kişilerin görüş ve düşüncelerini yok sayarak, tam şirketin istediği raporu düzenleyip mahkemeye sunuyorlar. Çam ormanın,  odunluk kızılçam ormanı olduğunu, endemik bitki bulunmadığını, bu ormanın altında yeteri kadar su da bulunmadığını belirterek, elektrik üretimi için şart olan kömürün çıkarılmasında herhangi bir sakınca görülmemektedir diye rapor düzenliyorlar. Ormanların kirli havayı temizlediği, yaşam için şart olan oksijeni havaya saldığını, yağmurları çekip doğanın ihtiyacı suyu temin ettiği tezini hiç dikkate almıyorlar. İçinde yaşayan Karıncasından Sincabına, Kara Tavuğundan (Botak)  Bülbülüne, Arıcı Kuşundan Kekliğine, Yaban Mersininden Çileğine, Mantarından (Çıntar) Kuzu göbeğine, Tilkişeninden (Kuşkonmaz) Sarmaşığına, Domuzundan Kirpisine (Oklu ve Sakar)  türlü çeşitli canlıyı yok sayıp ormanı madene feda etme kararını verenleri biz İkiz Köylüler olarak, kapkara vicdanlarıyla baş başa bırakıyoruz.

Hele şu Ziraat Bilirkişisinin, 2573 Sayılı Kanunu yok sayıp, Ormanın üç kilometre yakınındaki zeytin ağaçlarının maden ruhsatından sonra dikildiğini (Şirketin görüşü), zaten yeteri kadar ürün vermediğini,  kömür madeni işletmesinin zeytin ağaçlarının vejatatif ve generatif gelişmelerine mani olup olmadığının bilinmediğini söylemesi akla ziyandır. Santraller kurulmadan önce hem Yatağanda, hem Yeni Köyde hem de İkiz köyde tonlarca yağ elde edilirken bu gün kilolarca yağ elde edilmesinin sebebi, sakın bu üç santral olmasın! Bu nasıl Ziraatçidir? Bunun eğittiği öğrencilere yazık değil mi? Armut ağacını ceviz ağacı diye bilenlerden mi? Anlamak mümkün değil. Eğer tarafsız olamayacaklarsa, yukarılardan gelen baskı ve tehditlere karşı duramayacaklarsa bu görevi kabul etmesinler. Yoksa, başka duygusal nedenleri mi var? Önceki bilirkişilerinin aksine, on binlerce zeytin ağacını, önünde sonunda kapatılacak olan fosil yakıtlı santrallere feda etmenin başka bir izahı olamaz

 Bunların bilim adamı gibi değil, hep bir ağızdan şirketin temsilcileri gibi davranmaları kabul edilemez. İstikamet dördüncü keşif mi?


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık