Mehmet Oğultürk

Son günlerde bu kelimeyi çok duymaya başladık. Herkes diğerini ihanetle suçluyor. Arkadaş arkadaşını, komşu komşusunu, eş eşini, sevgili sevgilisini, dost dostunu, patron işçiyi, işçi patronu, memur amiri, amir memuru ihanetle suçluyor. Muhalefet iktidarı, iktidar ise yandaş olmayan herkesi ihanetle ve terörist olmakla suçluyor. İhanet insanlara özgü bir eylemdir. İnsan dışında hiçbir varlık, hiçbir canlı ihaneti bilmez. İhanet eylemini tanımlayan sıfat da hainliktir.   Vatana ve millete yapılırsa, yapanlara hain deniyor.
Televizyonlardan birinde Sabiha Gökçen’in manevi oğlu tarihçi yazar Eriş ÜLGER  “Dünyada gezip görmediğim üç beş ülke kalmıştır. Gidip gördüğüm ülkelerin hiç biri, benim ülkem kadar hain yetiştirme- miştir” diyor. Bu yargıya neden varıyor? Bir kişinin hain olması için ne yapması gerekiyor? Kim ne yaparsa  hain oluyor? Bir kişinin hain olup olmadığına kim karar veriyor? Görünüşte son kararı Parlamento veriyor. Peki ya parlamento hainlik yaparsa? İşte o zaman iş temelli karışıyor.
Bakınız, Büyük önder Atatürk, 1927 yılında Türk Gençliğine neler söylüyor. “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunduğun vaziyetin  imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin ….
“Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek, bu günleri 93 yıl önce görmüş ve çok güvendiği gençleri uyarmıştır.
Hayatı pahasına, koca bir İmparatorluğun küllerinden yeniden inşa ettiği bu ülkeye hainlik etmeyecek ve etmesi düşünülmeyen tek kişi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’tür.
Bu nedenle, Anayasa hazırlanırken ATATÜRK gibi bir Cumhur Başkanı aynı zamanda Baş Komutan olduğundan, vatana ihanetin dışında hiçbir şekilde suçlanamaz ve yargılanamaz diye hüküm kurulmuştur. Gerçekten, Cumhur Başkanı ve Baş Komutanı olarak on beş yıl Milletinin hizmetinde bulunmuş, köylü milletin efendisidir diyerek köylüye ve halkına ne kadar değer verdiğini göstermiştir. Milletini cehaletten ve esaretten kurtarmak için gece gündüz çalışmış, Osmanlıdan,