• 16 December 2020, Wednesday 9:23
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

KOZMİK ODA  

Yıllardır Ülkemizin gündeminden düşmeyen bir kozmik oda meselesi var. Kozmik Oda nedir, ne değildir, ne zaman  gündeme  gelmiştir? Araştırınca; bunun bize Nato’nun hediyesi olduğu, her Nato üyesi ülkenin böyle bir sır odası (Kozmik Oda) olması gerekliliği ülkemiz yöneticilerince de kabul edildiği ve kurulduğu anlaşılmaktadır. Belki de egemen güçler üye ülkelerin sırlarını, neler gizlediğini, neler sakladığını, önerdikleri kozmik odalar sayesinde daha kolay öğreneceklerdi. Aslında, Nato’ yu araya koyarak, üye ülkelere dayattığı bir sistemdir. Nato’ nun karşıtı Varşova paktı ülkelerinin de buna benzer odaları (Kızıl Oda)  olduğu söylenmektedir. Bir Nato jargonu olan Kozmik Oda’da devletin savaş hallerinde nasıl, nerede ve kimlerin ne şekilde hareket edeceğini belirleyen belgelerin ve bilgilerin saklandığı, ilgililerin basında çıkan beyanlarından anlaşılmaktadır. Başta Genel Kurmay Başkanı olmak üzere,  tüm komutanlar “ilgililer dışında bu odaya girilmesi vatana ihanettir” demektedirler. Ama ihanet olup olmadığına kimler karar verecek belli değildir.

Bildiğim kadarıyla, bir üst makamın verdiği direktifler, emirler yasalara açıkça aykırı ise astlar bu emirleri yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse emir yerine getirilir; bu halde emri yerine getiren sorumlu olmaz. Bizim kozmik odamız açılırken en üst makamdan yazılı bir emir verilmiş midir bilmiyorum. Anladığım kadarıyla yapılan bir toplantıda sözlü olarak “Bu odayı açınız, eğer açmazsanız Türk Silahlı Kuvvetleri töhmet altında kalacaktır” denilmiştir. Böylece, bizim Sır Odamız  Fetöcülere ve NATO culara açılmıştır.  Sonrası malûm. Rivayet çok.

Devlet sırrı olan bir hususun ortaya saçılması, onları korumakla görevli olanların üst makama gidip, bu Vatana İhanettir demesi kendilerini affettirmez. Ya kendilerine güvenleri yok ya da ileri görüşleri zayıf. Atatürk’ ü ağızlarından düşürmeyip, ebedi başkomutanım deyip, O’nun kurduğu tüm kurumların birer birer yıkılmasına, satılmasına  göz yumanlardan bir gün mutlaka tarih hesap soracaktır. Vesayeti ortadan kaldıracağız sloganıyla harekete geçip, Ordunun, emekli ve muvazzaf, değerli komutanlarını birer birer içeri tıkanlara hiçbir tepki gösterilmemiştir. Askeri Mahkemelerin, askeri okulların ve hatta Askeri hastanelerinin kapatılmasına seyirci kalınmıştır. Tıpkı bizim gibi, komutanlarının emirlerine göre hareket ettikleri bilindiği halde, ömür boyu hapse mahkûm edilen askeri öğrencilerin arkasında da durulmamıştır.

Büyük Önder’ in Gençliğe Hitabesinde seksen, yüz yıl ilersini görerek, Türk Gençliğine verdiği görevi unutup, sessiz kalınmıştır. Sonra da “Türkiye’ nin 26 ncı Genel Kurmay Başkanı, Silahlı Terör örgütü kurmakla suçlanmaktadır” diye kamuoyuna açıklamalarda bulunulmuştur. Demek ki ileriyi görmek ve ona göre hareket etmek askerliğin önemli bir vasfıdır. Öngörüleri ve cesaretleri bu kadarmış.

Bu konuda yazmak, düşündüklerimi paylaşmak isteği, her ne kadar komutan sıfatını kazanmasam da üç yıl Kuleli Askeri Lisesinde, Rahmetli Tüm General Sabri Demirbağ‘ın öğrencisi olmuş ve iki yıl da Kara Harp Okulunda okumuş biri olmamdan kaynaklanmaktadır. Yetkili ben olsaydım, kozmik odayı aç diyenlere “Kesinlikle hayır. Bu vatana ihanettir, ben bu emri yerine getiremem” deyip Kamuoyunu bilgilendirdikten sonra tıpkı KOŞANER ve TORUMTAY  paşalar  gibi, çekilirdim Bâb-ı Devletten. 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık