• 02 January 2024, Tuesday 9:15
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU

 “Asgari Ücret Komisyonu” Aralık ayı içerisinde tam 4 defa toplanıyor. Demek ki 1-2 toplantı yetmiyor. Bu toplantıda isteyenler sadece 5 kişi ile temsil ediliyor. Karşılarında ise verenler var. Devlet ve işveren sendikalarını temsilen 10 kişi bulunuyor. Bir kere toplantının daha başında isteyenlerin kaybettiği anlaşılıyor.  Bu nedenle her toplantıdan sonra işçi temsilcilerinin yüzü asılıyor ve önlerine bakarak, isteklerinin kabul edilmediğini mimik ve jestleriyle ifade ediyorlar. Temsil ettikleri emekçilerin haklarını savunamadıkları için mahcubiyetlerini gizleyemiyorlar. Bekledikleri asgari ücreti dillendiremiyorlar. Sonunda karşı tarafın dediği oluyor. Kararların altına imza atmak zorunda kalıyorlar.  İlk defa bu yıl, bu kararın altına karşı görüş şerhi koyduklarını söyleyebildiler.  Ama yine masadan kalkıp, bu ücreti kabul etmiyoruz, isteklerimiz kabul edilmezse, komisyon masasını terk edip, bu kararın altına imza atarak ortak olmayacağız deme cesaretini gösteremiyorlar. Ellerindeki en önemli yaptırım kozlarını kullanamıyorlar. Her yıl aynı nakarat. İstedik ama vermediler.

Hal böyleyken, böyle bir komisyonda bulunmanın işçiler için hiçbir anlamı kalmıyor? Anayasa Mahkemesi gibi İşçi Sendikaları da hesaba alınmıyor. İşçilerin Sendikalara ödedikleri paralara yazık! Grev hakkı olmayan Sendikaların kapısına kilit vursunlar. Nasıl olsa son kararı reyiz veriyor. Bırakın ne bahşederse onu kabul edin ve kendisine duacı olun. Dört defa toplanarak zamandan çalmayın. Zaman o kadar değerlidir ki, bir de bakmışsın, Büyük halk ozanı Aşık Veysel’in dediği gibi; Gidiyorsun gündüz, gece, ulaşmak için menzile.

Bu komisyonda bulunmakla, oturum başına ödenen huzur hakkı paralarını hak edebiliyor olmalılar. Tasarruf etmesini bilmeyen, kazandığından fazlasını harcayan kimse, önünde sonunda, aç kalmamak için çalmak zorundadır. Nitekim, “Fakir, neden fakirdir? Çalmasını bilmediğindendir” diyen büyüğümüz, devletimizin başındadır. Onun sayesinde herkes, çalmasını öğrenmiş ve fakirlikten kurtulmuştur! Refah ve mutluluk içinde yaşamaktadır (!)  Ne mutlu bizlere ki, artık ne Almanya’ya ne de ABD’ye muhtacız. Birleşik Arap Emirlikleri ile Katarlı din kardeşlerimiz yetiyor bizlere. Onlar sağ olsunlar. 

Halktan toplanan vergiler yetmiyor, ikinci hatta üçüncü vergiler çıkıyor karşımıza. Neden? Zenginler vergi vermedikleri gibi üstüne bir de teşvik alıyorlar. İtibardan da tasarruf edilemiyor. Daha ne olsun?  Vergi deyince aklıma hep büyük şair, büyük usta Orhan Veli geliyor. Bakın bir şiirinde ne diyor: “Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, camekânlar bedava; Peynir ekmek değil ama acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz bedava”. Oysa ki, bugün ne hava, ne acı su, ne de dere tepe bedavadır. Teneffüs ettiğimiz havanın bedeli erken yaşta ölmektir. İçtiğimiz suyun ayrı, döktüğümüz suyun ayrı bedeli vardır. Dere tepe de bedava değildir. Çadır kurdun ceza, ormana girdin ceza, park ettin ceza, pankart astın ceza, konteynır koydun ceza. Borcunu geç ödedin ceza. Anlaşılan Devletimiz bütçe açığını cezalarla kapatma peşindedir. Cezalardan yalnız yurttaşlar değil, kurum ve kuruluşlar da nasibini almaktadır. Başta Tele 1 olmak üzere, Halk Tv., Flash Haber Tv., KRT Tv., Fox Tv.nin üzerinde  RTÜK Demoklesin kılıcı gibi duruyor. Gak deseler ceza, Guk deseler ceza. Ne var böyle devlet yönetmeye.

İşçinin elindeki Grev yaptırımı göstermelik, yurttaşın elindeki Sandık yaptırımı ise YSK’nın elinde oyuncak. TV’ ler cezaları tıpış tıpış ödüyor. İşçiler Grev haklarını kullanamıyor, Yurttaş Sandık hakkını kullanıyor gibi görünüyorsa da, onu da YSK hallediyor. Ne büyükmüşsün be Aziz usta sen, bu milleti yıllar önce tanımış ve tarif etmişsin. Laf çok, icraat yok.  

Bu durumlara neden düştük dersiniz. Türk İstiklal ve Cumhuriyetini koruyup kollamakla görevli olanların gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde olmalarından.

                                                              


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık