• 18 August 2023, Friday 14:47
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

MARJİNAL İKİZ KÖYLÜLER

 YK Enerji Şirketi, biz İkiz Köylülere, yaşam alanlarımızı ve tarımsal arazilerimizi, kendilerinin oluşturdukları  bir komisyonca belirlenmiş olan değer üzerinden şirkete satmak üzere 17 Haziran 2019 Pazartesi günü saat 13.00 te İkiz Köy meydanında kimliklerimiz ve tapularımız ile hazır bulunmamızı, aksi takdirde kamulaştırma yoluna gidileceğini Milas Birinci Noterliği aracılığıyla  24 Mayıs 2019  tarih ve 6205 sayılı İHTARNAME ile bildirdi. Belirtilen tarih ve saatte İkiz Köy meydanında toplandığımız halde Şirketten hiç kimse gelmedi.  Bu bize karşı yapılmış çok büyük bir saygısızlık ve aşağılama idi.  Hemen bir karşı ihtarname ile yaşam alanlarımızı ve tarımsal arazilerimizi satmayacağımızı, yersiz ve usulsüz tutum ve davranışlarınızı kabul etmediğimizi, bunun biz İkiz Köylüleri aşağılamak anlamına geldiğini bildirdik.

Hemen sonra da İkiz Köylüler İMDAT diyor diye bir yazı kaleme aldım ve Milas ÖNDER gazetesinde yayınlattım. İki gün sonra gazeteci Sayın Coşkun EFENDİOĞLU beni telefonla aradı ve Muğla Çevre Platformundan (MUÇEP)  arandığını ve benimle konuşmak ve tanışmak istediklerini, telefonumu onlara verip veremeyeceğini sordu. Ben de verebilirsin dedim.  Böylece,  Muçep üyeleriyle tanıştım ve Köylülerle bir toplantı yapmaya karar verdik. Toplantı gün ve saatini belirledik. Belirlenen tarihte, Köylülerle Muçep üyelerini buluşturduk. Toplantıda hemen, hemen 200 den fazla köylü hazır bulundu. Konuşmacılar, köylülere Anayasal haklarını ve 3573 sayılı Zeytincilik kanunun 20. Maddesini okuyarak Zeytin alanlarının 3 kilometre yakınında, zeytin işleme tesisleri hariç  toz ve duman çıkaran, zeytinlerin vegetatif ve generatif gelişmesine engel olan  bir tesis kurulamayacağını ifade ettiler. Köylüler keşke bu yasayı daha önce bilmiş olsaydık, Işıkdere mahallesinde on binlerce zeytini odun etmezdik dediler.  Böylece direnişin ateşi yanmış oldu.

Orman idaresi iki defa çam ağaçlarını kesmek için harekete geçti ve biz İkiz Köylüler önlerine set kurup kesim işini durduk. Bu direnişin hukuki yönünü belirlemek üzere avukat aradık. Milas ta gönüllü bir çevre avukat bulamadık. Doğa ve çevre ile ilgilenen ve biz ikiz köylülere destek olacak bir avukatı ancak İzmir’de bulabildik. Sayın Av. Arif Ali CANGI  bizim gönüllü avukatımız oldu ve peş peşe davalar açtık. Arif Ali Bey tek başına zorlandığı için yine çevreci ve doğa savunucusu, Adana Barosuna kayıtlı Sayın Av. İsmail Hakkı ATAL ile  temasa geçerek O’nun da  bizim davalarımızı takibini sağladık. Anayasanın 169. Maddesine dayanarak ormanlarımızı ve tarımsal alanlarımızı korumak için direnmeye ve ormanın yakınında mülkiyeti köylülerden birine ait olan arazide çadırlı nöbet tutmaya karar verdik. Mahkemeler,  yürütmeyi durdurma isteğimizi bir türlü kabul etmiyordu. Mahkeme masrafları ve bilirkişi için üç defa bizden para talep edildi. Bu parayı toplayabilmek için bir dernek kurmamız gerekti. Derneğin tüzüğünü sabahlara kadar çalışarak hazırladık ve kurucu üye listesiyle Kaymakamlığa başvurduk. Çeşitli bahanelerle geri çevrildik. Sonunda 21 Aralık 2020 de resmen derneğimizin kuruluşunu kabul ettirdik. Mahkeme masraflarını derneğe yapılan bağışlarla karşıladık. Çadırlı nöbet alanımızı, bir alay komando ile Temmuz sıcağında tarlanın ortasındaki alana sürüklediler. Tam bu sırada Bodrum Mazı köyünde başlayan ve Kemerköy santraline kadar ilerleyen yangınlar çıktı, ya da çıkartıldı.  YK Enerji Şirketi, 30 km. ilerideki yangını söndürmeye destek için Denizli’den gelenlerin ellerine birer motorlu testere vererek yangın önleme bahanesi ile Akbelen Ormanında 105 ağacımızı katletti.  Bunun üzerine Mahkeme sonunda yürütmeyi durdurma kararı vermek zorunda kaldı. Biraz rahatladık . Gönüllü Avukatlarımız Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünün vermiş olduğu kesim izninin iptali için mahkemeye başvurmuşlardı. Bilirkişilerle yapılacak keşif sonunda Mahkeme kararını verecekti.  Ne var ki, Mahkemeye sonradan dahil edilen hakim taraflı çıktı. Usulüne uyulmadan yapılan Birinci Keşif sonrasında kısmen, İkinci Keşif sonrası düzenlenen raporda ise bilirkişilerin ekseriyeti, AKBELEN ormanının maden ocağına dönüştürülmesinin geri dönüşü olmayacak ekolojik yıkıma yol açacağı tespitini yaptı.  Birinci keşifte, avukatlarımızın sık, sık sözünü kesen, buna karşılık davalı tarafı saatlerce dinleyen,  dinleten ve bizim avukatlarımıza “Ruh hastası”, çevre Mühendisi Deniz Gümüşel’ e de “Geri zekalı” diyen Keşif hakimi yüzünden reddi hakim talep ettik. Haklı olduğumuz ortaya çıktı ve hakimler değiştirildi. İkinci defa yapılan keşif sonrası düzenlenen raporda bilirkişilerin çoğu; Akbelen Ormanının maden ocağına dönüştürülmesi halinde, geri dönüşü olamayacak EKOLOJİK YIKIMA yol açacağına dair birer rapor düzenlediler. Bu raporlara, karşı taraf itiraz edip yeniden keşif kararı aldırdı. Üçüncü bilirkişiler, ne olduysa, Akbelen ormanında,  endemik bitki bulunmadığına, makilik ve değersiz kızıl çamlardan oluştuğuna, mevcut zeytin ağaçlarının da maden ruhsatından sonra dikilmiş olduğuna, madenin zeytinlerin generatif ve vegetatif gelişmelerine engel  olup olmadığının kesin olarak bilinmediğine dair bir rapor hazırladılar. Böylece Mahkeme daha önce vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı.  17 Temmuz 2023 tarihinde ikinci nöbet yılını tamamladık. Ne var ki 24 Temmuz 2023 tarihinde, sabaha karşı yine bir alay polis ve Jandarma tarafından ablukaya alındık. Akbelen ormanı bir hafta içinde yok edildi. Köylüler ve çevreciler ağaçlara sarılarak kesimi önlemeye çalıştılar. Biber gazına, ilaçlı suya, cop ve kalkana karşı direndiler. Ama, boşuna, jandarma ve polis orantısız gücünü kullanarak galip geldi. Bir hata içinde 780 dekarlık ormanı kesip odun ettiler. Artık Akbelen ormanınd bir tek çam ağacı yok.

Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet birlikte, bu konuyu görüşmek üzere, Meclisi olağanüstü toplantıya davet ettiler. İster, istemez kabul edildi ve 8 Ağustos 2023 te reddedileceğini bile, bile meclisi topladılar.  Ancak toplantıdan önce Cumhurbaşkanı adeta milletvekillerine talimat verir gibi bir beyanda bulundu. Biz İkiz Köylülere ve çevreci dostlarımıza ; “ Bunlar, devletin gelişmesine, ilerlemesine engel olmak isteyen bir avuç marjinal bir gruptur” dedi. Daha önce de “bunlar terörist” demişti. Böylece, Millet Vekillerine gerekli talimatı vermiş oldu. AKP MHP çoğunluğu kararıyla, Akbelen ormanı konusunun görüşülmesi reddedildi.  Milletvekillerini tatile gönderdiler.  Ve şimdi Meclis tatilde.

Biz de CHP gurup toplantısında, 80-90 yaşlarında çam ağacına sarılan nineler marjinal ise, İkiz Köylülerin tümü marjinaldir diyerek haykırdık. Yalnız Türkiye’nin değil tüm dünyanın dikkatini AKBELEN’e çektik.

 Daha bitmedi, vazgeçmiyoruz, Akbelen’in maden ocağına dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz. Akbelen’deki toprak örtüsü sıyrılmadığı ve maden ocağı açılmadığı sürece , Akbelen ormanı hukuken ve bilimsel olarak halen orman statüsündedir. Anayasanın 169. Maddesi ile “ Ormanlara zarar verebilecek hiçbir eyleme müsaade edilemez” şeklindeki emredici hükmüyle, istisna tanımaksızın ormanlar korunmuştur. Bu nedenle, direnmeye devam, Anayasanın 169 . maddesini kasten ihlal ederek Anayasal suç işleyenlere, orman ve doğa katillerine arka çıkanlara, polise, jandarmaya selam… 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık