• 22 July 2022, Friday 9:39
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

VEKİLLER İLE ASİLLER

Bir emekli arkadaşım sosyal medyada, veryansın ediyor. “Asgari ücret beş bin beş yüz, emekli maaşı üç bin beş yüz lira. Emekli vekilinki yirmi yedi, aktif vekilinki ise elli altı bin lira. Patronunkini hiç sormayın.  Yüz kırk üç bin dört yüz elli üç lira. Açlık sınırıysa; altı bin liranın çok üstünde” diyor. Demek ki emekliler ve asgari ücretle çalışanlar aç. Çünkü sınırın çok altında kalıyorlar. Böylece anayasanın eşitlik ilkesi hava cıva.  Yaz kitapta görünsün ve adına  demokrasi denilsin, hem de sosyal bir hukuk devleti olsun.

Bir ülkenin kazanımlarını harcama yetkisini belirli bir zümreye verir ve hesabını soramazsanız işin olacağı budur. Üstelik bu zümreye kendi ücretini belirleme yetkisi de veriyorsunuz. Hiçbirinin, aldığımız para müvekkillerin aldıkları paradan çok fazladır gelin indirelim dediğini duydunuz mu? Ben duymadım. Duymamak bir yana, biraz evvel tekme tokat birbirlerine girip sövüp sayanlar paranın sesini duyunca uykudan uyanıp can ciğer kuzu sarması oluveriyorlar.

Vekillerin maaşlarını arttırmak isteyen Maliye Bakanına, ama doğru ama yanlış;  Yüce Atatürk’ün “Dikkat edin öğretmen maaşlarını geçmesin” dediğini bir yerlerde okumuştum. Bunun dışında duymadım.

Adamların eline parayı tutuşturuyorsunuz ve hadi bunu istediğiniz gibi dağıtın diyorsunuz. Onlar da önce aslan payını kendilerine, geriye kalanını da eş dost, hısım akraba taallukata aktardıktan sonra, ey emekliler sizin kısmetinize de bu kadar düştü deyiveriyorlar.

Pazarlık masalarına oturmadan önce, atıp tutan sendika ağaları ise sonunda  süt dökmüş kediye dönüyorlar. Ben pazarlık yapmayı beceremedim  deyip çekilmiyorlar. Oturdukları koltuklara adeta yapışıyorlar. Onların , “Biz temsil ettiğimiz insanların haklarını savunamadık; ya da yarından itibaren işi bırakıyoruz” deyip masadan kalktıklarını gördünüz mü hiç?

Oturdukları koltuklardan kalkamayanlar sadece Sendika ve Oda ağaları mı? Hayır. Vatan ve millete hizmet aşkıyla yola çıktık deyip, parmak kaldırıp indirmekten başka bir şey yapmayan siyasetçiler de. Başarısızlıklarını bir türlü kabullenmezler.  Bu parmak kaldırma indirme işi öylesine zor olmalı ki bedeli tam elli yedin bin TL. Bu elli yedi binden vazgeçmek öyle kolay mı? Rahmetli Murat SÖKMENOĞLU hariç. Yakın tarihte oturduğu koltuğu kendi isteği ile bırakan tek siyasetçiydi.

Sine-i millete dönmek meğer ne zormuş bee! Yurdun bekası söz konusu. Bir taraftan iç güçler öte yandan dış güçler seferber olmuşlar; Atatürk’ün yoktan var ettiği  bu güzel yurdu nasıl ortadan kaldırabiliriz diye yarışıyorlar. Her taraf yabancılarla dolup taşmış, sınırlar yolgeçen hanına dönmüş, bekçiler uykuda. Eğer doğruysa, Trabzon  Uzun Göl’de bile yaşayanların 9/10 u Arapmış. Sokaklar Arapça müzik çalan araçlarla doluymuş. Dükkanların tabelaları Arapçaymış. Araplar ev sahibi, yerliler turistmiş. Hatay ve Kilis de ha keza öyleymiş. Gel de Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ ı hatırlama.

Vekillerden biri de elli altı bin lirayla danışmanlarıma harçlık bile veremiyorum diye feryad-ı figan ediyor. Vah vah bizim vekillerimize! Asillerimiz varlık içinde safa sürerken onlara bu reva mı?! Ey Emekli arkadaşım vekillere haksızlık ediyorsun! Onlar çok zor şartlar altında çalışıyorlar. Parmaklarını bir kaldırıp bir indiriyorlar.

Dört yılda bir herkesin alacağı maaşı asiller belirlesin veya Vekillerin, Bakanların alacağı maaş tutarları da, belirleyecekleri asgari ücretin iki katını geçemez diye Anayasa bir hüküm konulsun. Bakın o zaman kimler vekil olmak için yarışacak, hep beraber göreceğiz. Herkes nasıl mutluluktan dört köşe  olacak! Sevgili emekli arkadaşım...


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık