• 26 November 2020, Thursday 9:19
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

GÜTMEK , BESLEMEK VE YÖNETMEK

Hayvanlar güdülür, beslenir, insanlar  yönetilir.  Arada fazla bir fark yoktur.  Bir inek, bir deve  güdülür. Kedi,  köpek  beslenir. Güdenler, güdülenin  etinden, sütünden, tüyünden, derisinden,  gücünden yararlanırlar. Besleyenler de beslenenlerin, gelen gideni haber vermesi, evi bahçeyi koruması ya da ihanet edip, başka bir hayvanın öldürülmesine  yardım  etmesinden yararlanırlar . İçlerinde en şanslısı kedidir. Ne eti yenir, ne de sütü içilir Üstelik evin en güzel köşesinde, sıcacık koltuklarda  yatıp kalkarlar. Besleyenlere hizmet borçları yoktur. Halbuki, diğerlerinin güdenlere ve besleyenlere ömür boyu hizmet borcu vardır. Bu borcu en sonunda hayatlarıyla öderler. Bir tutam ot, bir tas sıcak yal uğruna   güdenlere, besleyenlere durmadan yorulmadan  hizmet ederler.  Hiç biri özgür değildir. Güdenlere, besleyenlere  tutsaktırlar. Hele inekler, keçiler, koyunlar, camızlar develer  var ya , etleriyle, sütleriyle, tüyleriyle, güçleriyle hayatları boyunca güdenlere  hizmet edip  kul köle olurlar. Yine de onlara yaranamazlar, eceliyle ölemezler. Güdenler, onlara bu hakkı tanımadıkları gibi,  bir de bıçak darbeleri ile boğazlarlar. Sonra da mangal keyfi yapıp etlerini bir güzel yerler.

Yönetenler, yönetilenlerin etini yemezler, sütünü içmezler ama,  hem güçlerinden,  hem ürettiklerinden, hem tükettiklerinden hem de ceplerinden nemalanırlar. Onların karınlarının doyup doymadığı, ayaklarının üşüyüp üşümediği, barınacak yerlerinin olup olmadığı önemli değildir. Yeter ki, istedikçe versinler. Doymak bilmezler. Aldıklarını hesapsız kitapsız harcarlar, sonra da acı bir reçete yazarlar. Dönüp,  dönüp yeni yeni vergiler icat ederler, fiyat ayarlamaları yaparlar. Verginin de vergisini alırlar. Bir defalık derler sonra üstüne yatarlar, devamlı kılarlar. Yönetilenlerin ceplerinden köprüler, yollar, tüneller yaptırırlar geçenden beş akçe geçmeyenlerden bin akçe alırlar. Yani, dağın taşıyla, dağın kuşunu avlarlar. Dört beş yılda bir “size hizmet için geldik, ne istiyorsunuz” deyip yönetilenlerin ayağına giderler ve onları yine kandırırlar. Verdikleri hizmetin bedelini de kat be kat alırlar. Yönetilenler herhangi bir istekte bulunup, bir dilekçe ile başvursalar  ve haklarını aramaya kalksalar, önce  veznenin yolunu gösterirler. Tapu Dairesine gitseler, beş kuruş harç otuz beş kuruş döner sermaye alırlar. Sokağa çıksalar, ekmek alsalar su içseler, otobüse binseler, domates satın alsalar, lokantada karınlarını doyursalar, yönetenlerin bir eli yönetilenlerin cebindedir.  Yönetilenin malını Kamu Yararı vardır deyip yok pahasına elinden alırlar, kendileri satarken dünyanın parasını isterler.

Elbette, hizmetlerin bir bedeli olacaktır. Bu bedel makul ve katlanılabilir olmalıdır. Yönetilenlerin yönetenlerden beklediği; can ve mal güvenliklerinin sağlanması, aralarındaki anlaşmazlıklarda haklarının korunması, karınlarının doyması, daha rahat, huzur , mutluluk ve refah içinde insanca yaşamaları için her türlü önlemlerin alınmasıdır. Acı reçete değil.

Görüyorsunuz; yönetenler ile güdenler, yönetilenler ile güdülenler arasında bir fark yok. Sadece yönetilenlerin eti yenmiyor.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık