• 23 May 2022, Monday 12:49
DursunGirgin

Dursun Girgin

Beni Trakya’ya sevdiren insanlar

Dostlarım merhaba. Bayramın Arife günü bir çınar ağacını daha yitirdik diyerek, beni Balkanlara ve de Trakya’ya sevdiren o güzel insan Hüseyin Abi’den söz etmiştim. Köşe yazımı okuyamayan dostlarım için, kimdir bu Hüseyin Abi?

Trakya, dolayısıyla başta Lüleburgaz, Edirne, Kırklareli gibi yerlerde yaşayan birçok zurnacı ve de davulcu dostlarımla tanışıklığım ta 1968’li yıllarda başladı. Şöyle anlatayım; 1968 yılında Çanakkale’de askerdim. O gününün müzisyenler kahvesinde kulağıma bir güzel zurna sesi geldi. Asker olduğumuz için bizlerin böyle yerlere girmesi yasaktı. Neyse ben her şeyi göze alarak o yasağı deldim ve içeri girdim. Bu arada da zaten Çanakkale’de akrabalarımız olduğu ve Çanakkaleli müzisyenlerin hepsi de beni çok iyi tanıdıkları için ‘aha işte Ege’nin kral zurnacısı geldi’ diyerek, alkış yaptılar. Neyse ben gayet müzevazi bir şekilde askerliğin de verdiği disiplin neticesinde önce zurnacılarla tokalaştım. Hoşbeşten sonra zurna çalan kişi meğersen Kırklarelili, şu an heykeli dikili bulunan (Kırklareli’nde) Zurnacı Kara Hüseyin’miş. Kalktılar, benim elime zurnayı verip, bir Zeybek çalıvermemi istediler. Neyse ben hayır olmaz desem de alkışlar falan, neyse bir Zeybek çalıverdik. Hayır olmaz bir daha, bir daha derken inzibatlara şikayet etmişler. Nöbetçi amir geldi, beni götürmek istediler.  Müzisyenler öyle bir direndi ki… olamaz böyle bir şey… Neyse nöbetçi amir de Edirneli’ymiş. Velhasıl işte orada başladı bir Balkanlar sevdası bende.

Yıllar sonra bu kez yolum Lüleburgaz’a düştü. Zaten askerde Çorlulu bir davulcu asker arkadaşım vardı. Hatta 2-3 tane de Tekirdağ Çorlu ve Yeniçiftlik’ten çok değerli asker arkadaşlarım vardı. Ilk ziyaretim de 1980’li yıllarda oldu, Lüleburgaz’la ve o güzel insanlarla olan tanışmamız. Kimler yok ki! Başta Kara Ahmetlerin Ahmet. Allah rahmet eylesin. Sırtlan Ahmet, Otobüs Hasan, Lüleburgazlı zurnacı küçük Ahmet’in rahmetli babacığı. O güzel insan. Lüleburgaz’ın usta ritimcisi Hüseyin Özden Abi’yi hiç unutmam. O güzel insanlar bana dahi ışık oldular. Şöyle ki; usta-çırak ilişkilerinin en saygın bir şekilde yaşatıldığı yerdi Lüleburgaz. Örnek mi istersin? Mesela; Dibekdere’de bu saygı hiç yoktu. Sonuç olarak Dibekdere’ye getirdiğim bu usta-çırak ilişkisi 40 yıl olmuş hala yok denecek kadar azdır. Işte bu nedenle hayranım Balkanlara. Dolayısıyla o güzel ustalara ve haliyle böylesine gönülleri sanat sevgisiyle dolu bu güzel insanları görüp tanıştıktan sonra başta kendi yavrularım olmak üzere bu kültür sevgisini elimden geldiğince aşılamaya çalıştım.

Işte dostlarım dostluk köprüleri böyle atıldı. Başta Lüleburgazlı Zurnacı Küçük Hasan kardeşime, küçük Ahmet’e, Zurnacı Küçük Hasan’ın kardeşi Osman’a, bu kültürel dostluklarda emeği geçen ve bugün hayatta olmayan tüm zurnacı ve de davulcu kardeşlerime kucaklar dolusu selam ve saygılarımı sunuyorum. Önemli olan şu ki dostluklar pazara kadar değil de mezara kadar olursa, hatta fırsat buldukça bu dünyadan ebedi aleme göç edip giden nice kültür dostlarına ara sıra da olsa dualarla da ve de sanatımızla yad etmemiz bence çok yerinde bir girişim olacakatır.

Umarım çok değerli zurna ve davul çalan Lüleburgazlı, Edirneli, Kırklarelili kerdeşlerim benim bu nacizhane görüşüme katılırlar ve aramızdan her yıl ebediyete göçüp giden dostlarımıza anma geceleri düzenlenir. Kısmet olursa buna ilk olarak ben öncülük etmek istiyorum. Ne dersiniz güzel ustalar?

Hoçakalın dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık