• 15 August 2025, Friday 9:51
DursunGirgin

Dursun Girgin

Yahudi Kadar Duyarlı Olun Yeter

Dostlarım, merhaba. Türkiye’deki sözde Müslümanlardan utanıyorum. Bakınız, yıllar önce tanık olduğum bir olayı aktaracağım. Lütfen sonuna kadar okuyun ve vicdanen kendinizi sorgulayın.

80’li yıllar, yani sıkıyönetim devri. O zamanlarda ben de muhtardım. İstanbul’a zurna almak için gittim. Tahtakale’de bir hacı amca vardı, zurna yapan. Arayıp buldum. Orada zurnayı kontrol ederken karşı dükkânlardan birinden şık giyimli biri geldi. Ben orada zurna çalarak zurnaların iyi mi kötü mü olduğunu kontrol ederken, bu karşı dükkânın sahibi de iyice beni dinledikten sonra nereli olduğumu sordu.

“Muğla, Milaslıyım” deyince adamda bir sevinç, bir telaş… “Orada benim akrabalarım yaşadı. Seni dükkânıma bekliyorum, lütfen bir acı kahvemi iç” dedi. Zaten zurna aldığım hacı amca o kadar cimriydi ki sormayın, bir bardak çay söylemez müşterilerine. Neyse, birkaç zurna alıp karşı dükkâna gittim. Selam verdim.

İçeri girince gazete okuyormuş. Aaa, bir de baktım ki Yahudi gazetesi… Hem de adam okuma bilmiyor galiba, gazeteyi tersinden tutmuş. Neyse, beni görünce: “More, buyrun buyrun, gel de biraz sohbet edelim seninle” dedi. Ben de “Tabii, niye olmasın” dedim. Söze, sohbete koyulduk.

Adam gerçekten Yahudiymiş. Milas’ta çok akrabaları olduğunu ve şimdi hepsinin İsrail’de olduklarını söyledi. Tabii ki ben de akrabalarının çoğunu tanıyordum. Mesela Narko, Santo Adiyis gibi, oğulları doktor olan Yakup falan… Çok iyi tanıyordum. Derken sohbet uzadıkça uzadı. O zamanlarda Türkiye’de sıkıyönetim vardı. Bana dedi ki:

“More, hiç korkma dostum. Burada itibarımız çok yüksektir. Eğer ki İstanbul il sınırları içerisinde başına bir iş gelirse derhal beni ara, telefon aç. Al sana telefon numaramı da vereyim. Gece-gündüz fark etmez.”

Diyerek bana bir dost gözüyle baktı. Hatta ben bir ara:

“Yahu dostum, senin gazeteyi ters tutman bana çok garip geldi” deyince, bana döndü ve şöyle dedi:

“Bak dostum, ben bu gazetenin yazılarını okuyamam. Çünkü Türkiye’de yetiştim. Türkçe yazar, Türkçe konuşurum. Benim bu gazeteyi almamın tek bir amacı var; hem gazeteye hem de İsrail’e bir katkım olsun.”

O zamanlarda şimdiki kadar duyarlı olmadığım için bıyık burkup geçtim ama gördüm ve de anladım ki yıllar sonra basının ve de medyanın gücü çok önemliymiş.

Sayın Erdoğan önce medyayı, sonra yargıyı, sonra da orduyu öyle bir dize getirdi ki artık koskoca Türkiye’de tek adam hâkimiyeti başladı. İşte bugün naçizane benim de amacım; ülkemde demokrasi askıya alınmışken, hak-hukuk-adalet duyguları yok denecek kadar azalmışken, fakirlik-açlık-susuzluk-pahalılık almış başını dört nala giderken, karınca kaderince muhalif 3-5 gazete kalmış şunun şurasında ülke gerçeklerini haykıran… Peki bunları da sen, ben, öbürü alıp da bir Yahudi kadar duyarlılık göstermezsek, benim insanlığımın ne değeri kalır? Soruyorum…

Tüm dostlarım, yerdeki otun dahi bir amacı var. Eğer sen kardeşim, “Ben milliyetçiyim” diye böbürlendiğin hâlde bir ot kadar bile faydalı olamıyorsan vay halimize. Vaylar olsun kula kulluk edenlere, yazıklar olsun. Yoksa bu ülkede gerçek zalimlerin adalet önünde hesap verdikleri günleri görmeden mi göçüp gideceğiz şu fani dünyadan?

Bu dünya sadece yiyip içip, “Nerede çalgı, orada galgı”dan ibaret değildir. Çünkü ben, en az bir Yahudi kadar ülkemin geleceğini düşünmezsem yazıklar olsun benim insanlığıma.

Haydi dostlarım, sürçülisan eyledikse affola. “Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az.” Hoşçakalın, dostça kalın. Gönlüm arzu eder dostça görmeyi; engeller bırakmıyorlar, buna ne çare diyen Neşet Baba’ya Allah rahmet eylesin. Âmin.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık