Dursun Girgin

Dostlarım merhaba. 19 Haziran’da bir otobüs dolusu Genç Konservatuar öğrencilerim geldi: 3 yıldan beri beni ziyaret ederek, başta davul-zurna kültürü olmak üzere çeşitli konularda bilgi veririm. Verdiğim bilgileri asla herhangi bir çıkar karşılığında vermediğim gibi asla da benim kabul edemeyeceğim bir konu; bu ziyaretlerin amacı benim kültürel bilgilerimi paylaşmak, geçmişimi anlatmak.

Geçmişimi anlatmak her zaman her yerde benim adeta hobim oldu. Aslında Dibekdere’nin Muğla ilimizin 7’den 70’e koskoca bir köyün veya şimdiki haliyle mahallemizin neredeyse 7-8 kuşaktır devam ede gelen davul zurna kültürü sayesinde 250-300 yıllık bir kültürel birikimimizin özünü oluşturan, yöremizin sözlü veya sözsüz sayısız zeybek oyunu havalarımızı, özüne uygun şekilde devşirip, toplayıp, icra edilmesi için halk oyunları çalışmamızla başlayan yöremizin zeybek oyun havalarının, bazı fırsatçı ve de menfaatçi kişilerin oyuncağı olmaması için çok emek verdim.

Bu arada 1995’li yıllarda başlayan çalışmalarımın devamı olarak İzmir Ege Üniversitesi Konservatuar öğretim görevlisi Sayın Atabey Hoca ile başlayan çok güzel bir geleneği 3 seneden beridir her yıl yıl sonunda son sınıf öğrencilerini Dibekdere’ye getirtip, merkezinde ve kendi ağzımdan soru-cevap şeklindeki öğrenci ve de alaylı zurna-zene hocası olarak oğlum Veysel Girgin, torunum Ozan Girgin’le güzel bir gün geçirmelerini sağladığım için çok mutluyum.

Ancak böylesine güzel bir oluşum için sayın yerel yönetimlerimizin de katkısı olursa çok daha güzel olur.

Mesela öğrenciler gelmezden önce öğrencilerin oturup eğlenecekleri yerde güzel bir düzenleme yapılması, mesela en az 100 tabure veya sandalye, çadır, gölgelik, içme meşrubat su vs. ikramı gibi konular için belediyemizin yardımcı olması bence çok güzel olur. Aslında bu tür kültürel faaliyetler söz verildiği ve bir türlü yapımı başlatılmayan güzel çok amaçlı bir kültür merkezinde yapılması daha uygun olur ama.. Neyse, hiç olmazsa bu tür kültürel faaliyetler için ben, hiç kimse rahatsız olmasın diye, 2-3 yıldan beri hep kendi avlumda icra ediyorum.

Evet değerli dostlar;

‘Kültürsüz bir millet yıkılmaya mahkumdur’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gitmek için yıllardır dede, baba, oğul, torunlarıyla iğneyle kuyu kazar gibi hep kendi yağımız, kendi tuzumuzla kavrulmaya çalışıyoruz. Ne olur birazcık ilgi alaka gösterilmiş oluverse, bu hizmetleri severek ve isteyerek yaparız. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Bu öğrenciler her yıl geliyorlar, bence bu bir gelenek haline getirilerek, alaylı ile okullu iş birliği sayesinde daha güzel işler yapılsın istiyorum. Bunun için kaynak kişiler hazır, yeter ki birazcık elimizden tutulsun.

Hoşça kalın dostlar, hoşça kalın dostça kalın.

NOT: Gelecek köşe yazımda bu konuyu etraflıca anlatacağım.