• 07 June 2017, Wednesday 20:10
DursunGirgin

Dursun Girgin

Ekmeğimizle bari oynamayın!

Dursun GİRGİN

Dostlarım merhaba!

Ülkemizde bir denetimsizliktir aldı başını gidiyor. Mesele ekmek değil sadece, pazarda satılan birçok ürün içinde ekmek ve yağ dikkatimi çekti.

Yıllardır, bizim şu Küçük Dibekdere’de ne hak arayan var, ne de hukuktan anlayan var. Mesela iki tane marketimiz var. Dibekdere’deki ekmekle, normal olarak Milas’ın içinde herhangi bir markette veya fırında satılan ekmekler aynı değil.

Geçen gün evde zeytinyağımız bitmiş. Hanım ‘yağ alacağız bu hafta’ dedi. İnanır mısınız korka korka aldığımız zeytinyağının içinde ne tür bir yağ var bilemiyorum, evin içinde herhangi bir kızartma yapmanız mümkün değil. Keza yine özellikle de şu iki madde üzerinde çok çirkin bir uygulama var. Mesela bu konuyu daha da açacak olursak, çarşıda pazarda ne denetim var ne de arayıp soran. Hani şu meşhur şarkıdaki gibi; “Bu ne dünya kardeşim soyan soyana” dediği gibi. Aynen göz göre göre bir millet soyuluyor.

Geçen gün bir dostum telefonla arayıp “Yahu Dursun Abi bir mercimek aldım, inanır mısın ne tadı var ne de tuzu” diyor. Her şeyimiz ithal hale geldi. Çok yazık. Bu kadar denetimsiz bir ülke acaba dünyada eşi ve benzeri var mıdır? Bilemiyorum tabii ki. Bu arada Muğla Büyükşehir Belediyesi Zabıta Ekipleri şöyle köylerdeki marketlerle özellikle de fırınlar üzerindeki denetimlerini sıklaştırsalar mı acaba ... Ayıp mı olur?

Evet dostlar, bizler fakir insanlarız. Özellikle de sezon zamanında. Öyle bir yıllık yiyeceğimiz zeytinyağını alıp da stok etme gibi bir lüksümüz yok. Tabiri caizse günü birlik yaşayan bir toplumuz. İşte bu nedenle, özellikle de büyükşehir zabıtasından rica ediyorum. Lütfen şu çarşı ve pazarlarda satılan ve içinde ne tür bir yağ olduğu belli olmayan sözde zeytinyağlarını şöyle arada sırada bir denetlenirse çok faydalı olur.

Ayrıca ekmek konusu da çok önemli.

Bir de şunu ilave edeyim ki, Milas’ın otogar yanındaki sanayi içinde bazı seyyar balık satıcıları dolaşıyor. Birinden bir balık aldım. İnanın bir hafta evimizden balık kokusu gitmedi. Oysa bu balıklar eğer taze olmuş olsaydı balık kokusu dahi olmazdı.

Şimdi, demem o ki, son kullanma tarihi geçen gıda maddelerinin bence yapılacak olan denetimler sonucu toplatılması gerek. Aksi halde her sorumsuzun yaptığı haksız işlem yanına kâr kalırsa vay halimize. Zaten her konuda aldatılıyoruz. Siyasetçiler aldatıyor, üretici aldatıyor. Velhasıl aldatmak bir nevi kutsal hale geldi benim güzel ülkemde yani …

O eski günleri düşünüyorum da hey gidi hey. Neydi o günler.

Rahmetli anacığım bir iki tane yumurta kırar, içine de birazcık çökelek atar, bir iki tane de domates kıyar. Al sana padişah yemeği.

Şimdi ne o güzelim zeytinyağlarını bulabiliyoruz, ne de sıcacık saçtan daha yeni inmiş ev ekmeğini, ne köy yumurtasını ne de o eski domatesleri.

Velhasıl birileri bu milletin gıdasıyla ekmeğiyle öyle bir kötü oyun oynadılar ki artık geriye dönüş de çok zor. Neyse, ben söyleyeceğimi söyledim. Gerisi ilgililerin ve dahi yetkililerin bileceği bir iş.

Ha, diyelim ki ekmeği evde kendimiz hallettik. Peki ya zeytinyağımızı ne yapacağız?

Dostlar, gelin birazcık olsun tüketiciyi de düşünün diyorum.

Sürçü lisan ettikse afola. Amacım hiç kimsenin ekmeğiyle oynamak değil. Yeter ki benim de ekmeğimle kimse oynamasın.

Bilmem anlatabildim mi?

Haydi hoşça kalın, dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık