Dursun Girgin

Dostlarım merhaba. Bir bilinçsiz siyaset yüzünden bugün her şeyimiz karman çorman oldu. Bu ülkede yaşayan müzik sektöründe ekmek yiyen binlerce müzisyen arkadaşımız var. Bunların çoğu da gazinolarda çalışıyorlar ve bugün çok zor günler yaşıyorlar bu aileler. Yazıktır! Bu ülkede yavaş yavaş müzik kültürüne engeller getiriliyor. Öbür yandan da her şey hacılık hocalık olsun diye çaba gösteren bir topluluk var.

Mesela dikkatimi çeken bir diğer konu da şu: Her Mevlid Kandili’nde okunan dualarda özellikle Atatürk'ün isminin hiç telefuz dahi edilmemesi. Nur saçan Hoca Efendi sanırım bunu bilinçli olarak yapıyor. Eğer bilinçli olarak bunu yapıyorlarsa şiddetle kınıyorum. Çanakkale'den söz edilip de Mustafa Kemal Atatürk'ten hiç söz edilmemesi bence büyük bir yanlış ve da ayıptır. Ne yani her dua için aldığınız on milyonlar size ve kasıtlı olarak Atatürk düşmanlığı için midir? O paralar asla helal değildir. Ben Türkiye kadar dine diyanete zarar veren bir başka ülke bilmiyorum.

Dostlar sanırım pandemiler virüsler bahane, ama yasaklar gerçekten de çok şahane yani.

Şimdi de pazar terörü türedi. Hem de şu iki aydan beri. Çarşı pazara dikkat ediyorum da gerçek üretici olan çiftçi sayısı o kadar az ki. Ama maşallah pazarı şöyle bir kolaçan edin, çoğu alıp satan cinsten uyanıklar çetesi. Bir bağ maydanozu 2'ye bölüp de satan kişileri gördüm. Mesela şu ilk üretici olan çiftçi soğanı, sarımsağı, maydanozu, dereotunu öyle çok bağlamış ki manav teyzem bu bağları bozup ikiye bölüyor.

Yani sizin anlayacağınız gibi konuşayım; uyanıklar kerizlerin  sırtından habire geçiniyorlar. Ne yazık ki!

Bizim Milas Belediyesi özellikle de Aydın'ın şu meşhur Acarlar Mahallesi'ne Pazar Yeri vermediği için, ne yazık ki Milas halkı tefecilerin eline terk edilmiş durumdadır. Bugün mesela aynı şey Muğla için geçerli değildir. Bir misal vereceğim. Milas'tan 300-400 TL'ye düzeceğiniz out-çöpü, Muğla’da Acarlılar sayesinde yarı yarıya düşer. Yani şunu söylemek istiyorum; ben dürüst üreticinin her zaman yanındayım.

Dostlarım bugünlerde gerçekten de çok zor günlerden geçiyoruz. Bu belirsiz gidişatı da ne yazık ki şahsi çıkarları için kullanan o kadar gözü aç insanımız var ki. Dünyaları verseniz yine de şükür etmeyen cinslerle doldu pazar yerlerimiz. Elbette idarecilerin tercihleri ve kararlarına saygılıyız. Ancak birazcık da şu tüketici vatandaşımızı da düşünerek karar ararlarsa gerçekten iyi olur. Keza bu sözüm sadece çarşı pazar için geçerli değil. Elbetteki bu ülkede şu zor günlerde yaşam mücadelesi veren milyonlarca müzisyeni de göz önüne alarak, vereceğimiz veya karar verdiğimiz konuların, günün koşullarına göre yeniden gözden geçirilmesinde fayda var. Bir de her manavda alış fiyatı şu, satış fiyatı şu diye etiket olmasında çok büyük faydalar olacaktır. Yani her şeyi de başıboş bırakıvermek doğru bir yaklaşım değildir.

Mesela tuvaletler 3,5 TL olmuş. Insanların şöyle ihtiyaç giderebileceği  bir yer bile kalmadı. Camilerdeki tuvaletler dahi ücretli hale getirilmiş.

Bir tabak çorba 20 TL. Bir  porsiyon kebap çorbası 30 TL. Bir lokantaya oturup da eşinle birlikte bir sabah kahvaltısı en az 50 -60 TL. Öğle yemeği yerine göre 150-200 TL. Evet dostlarım eskiden de durum böyle miydi? Elbetteki hayır. Bence hem üreticiyi, hem de tüketiciyi eşit şartlarda korumamız gerekiyor.

Bütün bu konuları niye anlatıyorum. Şu fani dünyada hepimiz insan gibi yaşayalım istiyoruz. Hani hiç de hoş olmayan bir söz vardır: Kızını boş bırakırsan ya davulcuya, ya zurnacıya kaçar derlerdi. Ya işte o misal. Bu insanları başıboş bırakıverirsek ne doymak, ne de usanmak bilirler. Gelecek köşe yazımda bir hikaye anlatacağım. Şimdilik hoşça kalın dostça kalın. Sevgili dostlarım.

NOT

Ramazan davulları ve davul tamiratları, çocuk davulları için Muhtar Dursun’a ulaşın.

Tel: 0532 642 0539 veya 0535 602 6646