Dursun Girgin

Dursun GİRGİN

Dostlarım merhaba.

Bugün ülkemizde öyle büyük oyunlar oynanıyor, ama ne yazık ki bunun yeterince farkında değiliz. Fitneyi yayanlar cübbeli sarıklı derviş bozuntuları... Bu fitneciler bugün işi öyle bir hale getirdiler ki “Atatürk’ü sevmek dinsizlikle itham ediliyor”!..

Bunlar, işleri öyle bir saptırdılar ki halk oyunları oynamak günah, zurna çalmak günah! Bre edepsizler, siz şu günah listesini açıklarken niye birilerini koruyorsunuz!?

Mesela kul hakkı yemek günah değil mi? Mesela israf haram değil mi?

Bu ülkede çalmadan çarpmadan yaşayabilmek için sanatıyla ekmek parasını kazanmaya çalışan şu zavallı Roman çocuklarından ne istersiniz bre!?

Adam zurna çalıyor, devletin parasını çalmıyor ki!..

Adam halk oyunları oynuyor, devlet eliyle millete kumar oynatmıyor...

Evet değerli dostlarım, onlar da çok iyi biliyorlar ki “kültür değerlerini yitiren bir millet yıkılmaya mahkumdur” diyen Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzatıyorlar ve bugün geldiğimiz noktaya bakınız, bu yobazlara uyduğumuz için çevremizde bir tek dost ülke kalmadı.

Onlara şunu hatırlatmak isterim. Ben bir zurnacıyım; alnım ak, yüzük pak, kimseden para dilenmedim, kimsenin hakkını gasp etmedim, alınterimle insanların en mutlu günlerinde düğün ve derneklerinde gidip onları eğlendirdim, ekmek paramı kazandım. Bunun varsa hatası da sevabı da mutlaka hesap-kitap gününde hesabını vereceğiz. Peki ya, diğer bir mezhepten diye ölümüne fetva verilen o Iraklı, o Libyalı, o İranlı, o Suriyeli kardeşlerimizin boğazlarının kesilmesinin hesabı nasıl verilecek!?

Evet yüce milletim, artık uyanın!

Bari, aşağıda anlatacağım kıssadaki kuş kadar olsun gerçekleri görün artık ...

Bir gün bir kanadı kırık kuş hazreti Süleyman’a gelip şikayetçi olur, “Ya Süleyman, benim kanadımı bir derviş kırdı” der. Hazreti Süleyman derhal o dervişi huzuruna çağırır ve “Bak bu kuşun kanadını kırmışsın, senden şikayetçi” der. Derviş de kendini şöyle savunur: “Hükümdarım, padişahım ben kuşu yakalamak istedim yaklaştıkça bu kuş da hiç mi hiç kaçmadı tam da üzerine atılıp yakalamak istediğim anda bu kuş da kaçmak istedi ve o esnada kanadı kırıldı.”

Hazreti Süleyman kuşa dönüp de: “Bu sana yaklaştıkça sen niye kaçıp kendini kurtarmadın” deyince bu sefer kuş da kendini şöyle savunur:

“Ya hükümdarım, ya sultanım bu kişinin üzerinde derviş elbisesi vardı, başında da derviş sarığı vardı, ne bileyim ben Allah dostlarından zarar gelmez diye biliyordum işte bu sebepten dolayı kaçmadım.”

Bu kez hazreti Süleyman peygamber kuşun bu haklı savunmasını yerinde bulur ve derhal o dervişin de kolunun kırılmasını, yani kısas uygulanmasını emreder.

Ancak kuş bu duruma itiraz eder ve der ki; “Ya sultanım, siz bu dervişin kolunu kırsanız bile bunun kolu geçince yine birçok kuşların kanadını kolunu kırar, bu dervişin en iyisi mi siz üzerindeki derviş kıyafetini çıkarın ki artık bundan sonra hiçbir kuşa zarar veremesin.”

Evet dostlar, bir kuş kadar bile olamıyoruz ne yazık ki. Ülkemiz üzerinde oynanan kirli oyunların perde arkasındaki o sahte sakallara, o sahte cübbelere öylesine aldanmışız ki yüce rabbim bu iki yüzlülerden ülkemizi korusun.

Çok zor günlerden geçiyoruz haberiniz olsun. Bu yazımdan sonra yazılarıma devam eder miyim, etmez miyim bilemiyorum. Çünkü ben kültürümü çok seviyorum, o nedenle boş zamanlarımı çok iyi değerlendirmek istiyorum ve kısmet olursa inşallah önceki yazılarımı da toplayıp bir Dibekdere kitapçığı yazmak istiyorum. Tabii ki bu arada da bugüne kadar birçok yazılarımın yayınlanmasında bana yardımcı olan Milas ÖNDER gazetesine de teşekkür etmeyi bir borç bilirim ve tüm okuyucularımdan haklarını helal etmelerini rica ediyorum.

Her ne kadar sürç-ü lisan ettikse af ola.

Amacımız bu ülkenin üzerinde oynanan kirli oyunların farkına varılıp artık ayılmamızın zamanının gelip geçmekte olduğunu tüm dostlarla paylaşmaktı.

Haydi dostlarım hoşça kalın, dostça kalın.

Ama artık uyanın! Yeter artık!

Bir dost.

Dibekdere eski Muhtarı ve Kültür Bakanlığı Mahalli Sanatçısı Zurnacı Muhtar Dursun.

Tel- 0532 642 05 39 / Milas.