Dursun Girgin

Dostlarım merhaba. Türkiye’de denetim yok. Ne mecliste, ne belediyelerde, ne de çarşı pazarda. Herkes ayrı telden oynuyor. Bir misal vereceğim; 21 Nisan günü Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Kozaklı mahallesinde bir düğüne gittik.  Düğündeki rezaleti anlatmama gerek yok. Mesela düğün sahibine ve de avenesine yapılan rezalet diz boyu. Sadece damadın sırtına eşek semeri vurup da üzerine binmedikleri kaldı.  Neyse benim esasen anlatmak istediğim ülkemizdeki aşırı pahalılık. Örneğin düğün dönüşü Çine’de hadi bir çorba içelim dedik. 2 tane kıymalı pide, 3 mercimek, 1 paça, 1 üstü salçalı pilav, 5 ayran 1200 TL. Gel de sen isyan etme. Nedir bu pahalılık? Nedir bunca doyumsuzluk? Hele hele şu Milas pazarı daha da pahalı. Örneğin Ispanak, taze soğan, taze sarımsak, domates, biber, patlıcan gibi sebze ve meyvelerin birçoğunu yetiştiren bir ilçe olduğumuz halde her şey ateş pahası. Bir tek kereviz 25-30 TL. Gel de sen 10-11 bin liralık emekli maaşınla geçin de göreyim. 

Bu ülkede başta iktidar partisi AKP ve onun destekçisi Sayın Bahçeli, sanki birdenbire emekli düşmanı olup çıktılar. Hani bir söz vardır; ağan garibe, döven garibe, söven garibe söver derler ya işte o misal… bu ülkede emekliler insan yerine bile konmuyor. Peki nedir bu emeklinin günah keçisi haline getirilmesindeki sebepler? Elbette kendi hatalarını ört bas edebilmek için ha bire suni gündem yaratmak. Mesela Merkez Bankası’nın uğratıldığı zararların sebebi emekli mi, yoksa muhalefet mi? Dedik ya dostlar yaşım 76 oldu. Ben bu yaşıma kadar sayısız iktidarlar gördüm ama şu AKP ve MHP kadar bu ülkeye zarar veren hiçbir iktidar görmedim. Sonuçta da güzelim cennet vatanımızı öyle bir hale getirdiler ki dünyanın mülteci cenneti sanki. Duyduğuma göre şimdi de Dünya Bankası, Türkiye’ye verdiği 18 Milyar dolar krediyi şartlı verdikleri, şart olarak da bir avuç Yahudi’nin yurdundan, yuvasından sürdükleri zavallı Filistin halkını Türkiye’ye kabul etmek. Elbette din kardeşlerimize sahip çıkmak çok güzel bir duygu ancak bugün yerli vatandaşı açken, örneğin 15-16 milyon emekli açken, senin Filistinliyi, Suriyeliyi, Afganlıyı koruyup kollaman da neyin nesi be kardeşim? Bunlar neredeyse aşağı yukarı 10 milyon nüfusa sahipler. Besle kargayı oysun gözünü misali yarın bu insanları nasıl besleyeceğiz? Şimdi de kalkıp kendi vatandaşını yani 16 milyon emekliyi günah keçisi haline getirmesini doğrusu ne siyaseten ne de vicdanen kabul edemiyorum. Neyse anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna bile az. Herkes özellikle tuzu kurular ne saltanatlarından  ne de bu ülkeye zarar vermekten vaz geçiyorlar. Evet bu millet kendisine yapılan iyiliği de kötülüğü de asla unutmaz. Bu da böylece biline.

Haydi dostlarım hoşça kalın dostça kalın. Bir dost tavsiyesi: Rüzgar eken fırtına biçer. Ekonomiyi yazmaya, anlatmaya devam edeceğim. Sahi aklıma gelmişken şunu da söylemek isterim. Başka bir düğün dönüşü acıktık. Söke’nin çıkışında bir çöp şişçiye uğradık. Birer ekmekli sucuk, birer büyük ayran aldık. Ayran 5 TL, sucuklu ekmek tane 500 TL. helal olsun dedim, hem de cani gönülden.

DAHA ÇOK ŞEYLER VER YAZACAK…