Dursun Girgin

Dostlarım merhaba… Neden bugün hep olumsuz konulardan konuşuyoruz. Yok Roman’dı, yok Kürt’tü, yok efendim Alevi idi, yok efendim o şuydu, o buydu diyerek insanlarımızı ayrıştırıyoruz. Neden bütün güzelliklerin başı olan ehli beyt sevgisiyle tüm olaylara yapıcı gözle bakamıyoruz.

Sevgili dostlarım, Hazreti Ömer devrinde hırsızlık yapan bir kadını huzura geitrirler. ‘Ya Ömer, bu kadını hırsızlık yaparken yakaladık. Derhal bunun elini kesin’ derler. Hazreti Ömer de ‘durun bakalım bu kadın hırsızlığı neden yaptı? Önce buna bakalım’ der. Yapılan incelemeler sonucu kadının bir işte çalıştığı ancak kazancıyla çoluk çocuğunu besleyemediği anlaşılır. Derken hazreti Ömer, o kadının işverenini çağırır. ‘bak bu kadın senin yanında çalışıyormuş. Peki bu kadın hangi işleri yapıyor, anlat bakalım’ der. Adam da gayet rahat bir şekilde ‘şu şu işleri yapıyor. Ben de karşılık olarak şu kadar para veriyorum’ der. Bu duruma Hazreti Ömer Efendimiz çok üzülür. Yani kadının aldığı paranın yetmemesi sonucu hırsızlık yapmak zorunda kaldığı kanaatine varır.  O adama dönüp, ‘bak eğer bu kadının emeğinin karşılığını tam olarak vermeyip de tekrar   hırsızlık yapmasına vesile olursan, o zaman bu kadının değil de senin elinin kesilmesine karar veririm’ der. Işte dostlar, ehli beyt anlayışı budur.

Eğer bu ülkede özellikle de Roman Kızları, Roman Gençleri kötü yollara düşüyorlarsa, düşürülüyorlarsa bütün bunların püf noktaları iyice araştırılıp, soruşturulmadan, ‘hadi canım sen de, alt tarfı bir çingene değil mi bunlar’ gözüyle olaylara basit çözümlerle, polisiyle tedbirlerle yaklaşmak yerine bu insanları eğitip, topluma kazandırmak daha mantıklı olmaz mı?  Bunu da yaparken, insana olan sevgiyle yaklaşmak gerekmez mi? Diğer yönden bu insanları birer oy deposu gibi görüp de, her seçimden seçime bu gariplerin oylarını alıp, sonra da ne haliniz varsa görün mantığı ile bu insanları kaderlerine terk etmek acaba İslam’ın veya insan olmanın hangi emriyle bağdaşır. Şimdi anladınız mı?

Sevgili dostlarım bu ülkede sorunlar neden kronikleşti? Çözüm aslında çok basit, tüm insanlara eşit mesafede yaklaşmak. Bu senin adamın, şu benim adamım mantığından vaz geçip, artık herkese insan gözüyle bakabilmektir. Bunun için de yapılacak ilk iş şu: şeyhlerin, şıhların elinden bu güzel ülkeyi kurtarıp, sen Alevi’sin, sen çingenesin, sen Kürtsün, sen şuysun, sen buysun düşüncelerinden bir an önce sıyrılıp, ‘yaradılanı severim, yaradandan ötürü’ sözünün özüne uygun şekilde yaşayabilmektir. Bilmem anlatabildim mi?

Sevgili dostlarım bu millet ne çekmişse hep cehaletten çekmiştir. Onun için Yüce Kitabımız Kuran’ın da ilk emir olan ‘oku’ emrini çok iyi anlamamız gerekir ki, bunun için 600 milletvekilimizin hepsinin de sadece Roman kız çocuklarının değil, tüm kızlarımızın her okulda, her kademede kardeşçe okumalarını ve bu eğitimleri boyunca da devletimizin tüm imkanlarından sadece hatırlı olanların değil de herkesin eşit şekilde yararlanıp, eşit şekilde de eğitim sonrası bu ülkenin yönetiminde eşit söz hakkına, bu ülkenin siyasetinde eşit söz hakkına sahip olmalarını sağladığımız zaman işte o gün bu ülkeye demokrasi gerçekten gelmiş olacaktır.

Haydi dostlarım hoşçakalın, dostçakalın .

NOT: ESAS KONUMUN ÖZET YAZISI YAKINDA..