• 10 May 2024, Friday 9:44
DursunGirgin

Dursun Girgin

ÇARŞI-PAZAR ÇILDIRDI

Dostlarım merhaba. Çarşı-Pazar çıldırdı artık. Her hafta nerdeyse 2500 TL para harcıyoruz yine de eksik noksanımız bitmiyor. Eğer tam manasıyla masraf görecek olursak, en az 3000-4000 TL gerek. Nasıl mı? Bir kilo yağlı zeytin 200-250 TL. 1 litre zeytinyağı 250 TL. Tereyağıydı, kahvaltılıktı, sebzesi, meyvesi en az 4000 TL. Biz başımızdaki sözde ekonomistler gibi hesap kitap bilmeyen zavallılardan değiliz. Söylemesi ayıptır, hanımım üç kuruş nereden ucuz alırım diye 75 yaşında olmasına rağmen vızır vızır Milas Pazarı’nı kolaçan ediyor. Yine de her taraf aynı. Pazar esnafının ağzından sanki yanardağı lavı püskürüyor. Peki bunların hepsi de haklı mı? Hayır dostlarım hayır. Herkes daha çok daha çok kazanma peşinde. Sanki mübarek serbest ekonomi değil de zulüm ekonomisi.

Önceki köşe yazımda Çine’deki yemek fiyatı ile Söke’deki yemek fiyatını paylaşmıştım. Mesela Çine’deki yemek fiyatı çok fahiş. Bir tabak mercimek çorbası sanki 150 TL. 5 kişilik yemek Çine’de 1200 TL. yine 5 kişilik ayranıyla sucuğuyla 500 TL. yani adam başı 100 TL ile karnımızı doyurduk. İşte şu iki misal bile Türkiye’nin gerçek yüzünü ayan beyan gösteriyor bizlere. Bir yanda yol kenarı soygunu, bir yanda insanlara hizmet anlayışı.

Yalnız Milas Pazarı’nda ne insaf kalmış, ne de merhamet. Hele şu Pazar yerindeki köftecinin yanındaki sözde manavın ne insafı kalmış, ne de merhameti. Bir yaşlı bayan geldi. Şu kırmızı turplar var ya ondan bir demet almak istedi. Esnaf bir kuruş dahi aşağıya inmek istemedi. Zavallı kadın yavrum ne olur ben şeker hastasıyım, lütfen demesine rağmen, o vicdansız satıcı burnundan kıl aldırtmadı. Yanımda hanım var. Kadıncağızın o ihtiyacını alıp da parasını versem acaba kabul eder miydi? Bilemiyorum. Kendi kendime çok üzüldüm.  Vay be! Türkiyem ne hallere gelmiş diyerek kendi kendime hayıflandım.

Yıllar önce 58-59’lu yani 1958’li yıllarda Kafaca yolu üzerinde 10 dönümlük bir tarlamız vardı. Bazen tütün, bazen buğday, bazen de bostan ve susam ekerdik. Bir yıl karpuz ektik. Rahmetli ikiz kız kardeşimle. Bostan beklerken rahmetli babacığım her sabah 15-20 karpuzu koparır, yavrum bu karpuzları yoldan geçen insanlara ikram edin. Hayır olur derdi. Hey be dünya! İnsanlığımızı da mı aldın bizden? Diye diye hanıma dert yansam çok üzülür. Hatta o tür insanlarla yeri geldiğinde kavga bile eder. Dedik ya dostlar, ‘görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar yuvasını taşlarlar’ der atalarımız. Bugünkü esnafımızın da çoğu yuvasını taşlıyor gibime geliyor bana. Sanırım Türk milletinin de sonunu şu pahalılık getirecek galiba. Her şeye rağmen konu komşusunu görüp gözetenlere, aralarında selamı kesmeyenlere selamlar olsun, ki şu fani dünyayı canla başla düzeltmeye çalışıyorlar. Umarım ki yüce rabbim şu zavallı insanların çektikleri çileleri bir an önce sona erdirir de şu güzelim cennet vatanımız rahat bir nefes alır. Allahım ne olur şeytanın ve de nefsimin şerrinden beni ve aile efradımı loru inşallah.

Haydi dostlarım hoşça kalın, dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık