• 07 November 2018, Wednesday 16:45
DursunGirgin

Dursun Girgin

İŞTE YÖREMİZİN KÜLTÜR ANLAYIŞI

 

Dostlarım merhaba, bu gün kültür adamlarımızın, yani bu ülkede kültürü yaşatan insanlarımızın çilelerinden, dertlerinden bahsedeceğim sizlere. İlk önce şunu söylemeliyim ki kültür adamını yaşatmadıktan sonra, sen her gün her saniye kültürden bahsetsen ne yazar ki.. İşte bu cümleden hareketle, milyonarca kültür adamımızın dertleri var. Geçen gün rahmetli Kemal Sunal’ın eşinin birçok dertlerini okudum ve çok üzüldüm. İşte benim ülkem böyle bir ülke, yani kültür adamlarımızın sırtından siyaset yapanları, rant elde edenleri gördükçe inanın kahroluyorum. Şimdi sabır edin, sıra bizim dertlerimize gelecek elbette. 

Şu zurna festivalini günahlarıyla sevaplarıyla masaya yatırmak istiyorum. Zurna festivali aslında benim plan ve projemdi. Eğer bu ülkede telif hakkı denen bir şey varsa, ki var olduğuna inanıyorum, o halde bu meseleyi açıklığa kavuşturmak istiyorum. Ta 1990’lı yıllardan beri davul ve zurna kültürü üzerine çok  büyük projeleri olan, çok büyük çalışmaları olan kişiyim.

Ta ki Muğla eski belediye başkanımız Erman Şahin ve Orhan Çakır zamanlarından beri güzel Muğla’mızın bütün kültür faaliyetlerinde bizler hep vardık, hatta ilk defa ANKARA’ da 6 davul  6 zurna ile Muğla Valiliği önderliğinde, İç İşleri Bakanlığı’nın cumhuriyet kutlamaları için özel olarak Ankara’ya gittik. işte o gün bu gündür ben bu yörenin davul zurna kültürü üzerinde köklü değişiklikler yaparak, bu kültürü sevdirmeye ve bütün dünyaya tanıtmaya çalıştım. Hatta bu konularla ilgili Milas Halk Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde, bir ay, yetenek geliştirme projesi kapsamında bir projeyi hayata geçirdik. Ve bu konuyla ilgili Halk Eğitimce düzenlenen sertifikaları zurna ve davul eğitimi alan yavrularımıza verdim. Muğla’ya 15 tane gencimizi ilk defa belgeli zurnacı ve davulcu olarak kazandırdık. Artı bir de  2010 yılında T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’na mahalli sanatçı unvanı için başvurduk.

İşte bu bizim başarılarımızı çok yakından takip eden ve Muğlalı dahi olmayan, sözde iki müzisyen kafadar, kafa kafaya verip, bu kültür üzerinden rant elde etme amacıyla Muğla’ya bir proje sundular. Adı Zurna Festivali, peki yıl kaçtı? 2012. Halbuki bu projeyi ben daha önceleri Milas Kent Konseyi toplantılarında dile getirdiğim halde neden itibar görmedi yani? Dostlarım, bu proje bizim kurduğumuz ve şu anda hala devam eden kısa adı ‘MUZKAT.DER’ olan ve 2002 yılında kurulmuş derneğimizin kuruluş amaçları içinde hâlâ vardır. Ayrıca ben bu tür kültür konularımıza, yıllardır Milas Önder Gazetesi’nde, yüzlerce sayfalar halinde hep değindiğim halde, neden kaale alınmadı fikirlerimiz, düşüncelerimiz bilemiyorum.

İşte beni de kahreden konular bunlar. Yani dostlarım, bu ülkede gerçekten de kültüre ve kültür adamlarımıza gereken önem maalesef verilmiyor. Sağlığımızda bizlere sahip çıkmıyorlar. Öldükten sonra da kalkıp heykelimizi dikiyorlar. Örnek mi istersiniz, işte Neşet Ertaş’ın heykeli. İşte Kırklareli’li Zurnacı Kara Hüseyin’in heykeli. İşte Aşık Veysel’in heykeli. Daha daha niceleri. Bu konuya gelecek köşe yazımda devam edeceğim. Şöyle ki, bir Bulgar Zurnacı’nın gelirini sizlerle paylaşacağım. Bekleyin ve görün. Şimdilik hoşça kalın, dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık