• 12 September 2025, Friday 9:39
DursunGirgin

Dursun Girgin

Zurna Kamışı Nasıl Olmalı? (2. Bölüm)

Dostlarım merhaba. Zurna kamışı konusunda o kadar çok konu var ki anlatılacak, neredeyse bir kitap oluşur. Şöyle ki; zurna türlerine göre kamış gerekir mesela. Kaba zurna kamışları biraz daha geniş olur. Selanik zurnalarının ve cura zurnalarının kamışları ise dar olur. Kırşehir yöresinin zurna kamışları ise kaba zurnaların ve mehtaran zurnalarının kamışlarına oranla biraz daha geniş olur. Onun için “zurna kamışı demi bu, hadi canım sende” diyerek geçiştirilecek bir konu değildir.

Mesela her yörede az veya çok zurna kamışlıkları vardır. Eskiden biz, Milaslı zurnacılar olarak her yıl Ağustos ayında zurna kamışlarımızı kamışlıklardan doğal hâlde toplardık. Ülkemiz genelinde ve özellikle de Muğla ili, Milas ilçesi Dibekdere mahallemizde her geçen gün zurna ustalarının sayısı çoğaldıkça, mevcut zurna kamışlıkları da azalmaya başladı. Mesela zurna kamışlıkları özellikle tatlı su kenarlarında ve yaylalardaki sulak yerlerde temin edildiği için mevcut zurnacıların ihtiyaçlarını karşılayamaz hâle geldi.

Mesela bazı arazi sahipleri, arazilere zarar veriyor diye bu sazlıkları ya yakıyor, ya da kökten çeşitli zirai ilaçlarla yok ediyorlar. İşte bu nedenlerden dolayı biz eski zurnacılar, çeşitli araştırmalar sonucu, bundan 50 yıl önce, cennet mekânları oldun Dibekdereli Zurnacı Beşli Ali denen birkaç usta, bu kamışları tazeyken Nisan aylarında kesip, onları tıpkı Ağustos ayında kendiliğinden yerinde olgunlaşan kamışlar gibi… Mesela güneşe serip tekrar su tavı verip, tekrar güneşe serip…

Mesela Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları gibi 5 aylık bir zaman diliminde, doğal olarak olgunlaşan bu kamışların hâline gelinceye kadar, en az 3–4 ay gibi bir süreçte tazeyken biçilip çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra, herkes kendi ihtiyacı kadar zurna kamışı yapardı. Biraz da eşe dosta ikram etmek için yapılırdı. Oysa bugün, bir ticaret hâline getirilen zurna kamışı yapımı hızlı yaşa, genç öl misali…

Mesela Nisan ayında tazeyken kesilip, 2–3 ay gibi kısa bir sürede üretilen kamışlarla, en az 5–6 ay gibi bir zaman diliminde kendiliğinden doğal olarak temizlenen zurna kamışları arasında dağlar kadar fark var. Alel acele üretilen kamışlardan sesleri tam alamadığımız gibi, ağızda ıslanınca mantarlaşıyor ve çok acayip sesler veriyor. Yani dostlarım, inanın kılı kırk yarıyorum ki aman hata yapmayayım diye.

Mesela 2025 yılının Nisan ayında taaa Burdur’a gittim, zurna kamışı kesmeye. Orada bir dostun da yardımıyla bir araba kamış kesip geldim. Ancak içi beni yakar, dışı seni yakar misali, tazeyken kesilen bu kamışlar çok randımansızdı. Şöyle ki; göller bölgesi olan Burdur ilimiz ne yazık ki yeterince yağmur almadığı için kestiğimiz kamışlar çok zayıftı.

Şimdi bizde etli kamışlar muteberdir; ancak Aydın bölgesindeki zurnacı arkadaşlarımız örneğin bir kişi 100 bin kamış yapıyor. Bu kadar çok kamış da ne yazık ki hakkıyla yapılmıyor. Kamışların su tavı zamanında verilmediği ve içleri iyice temizlenmediği için maalesef çok kötü ses veriyor. Hatta zorla üfleyerek ses alıyoruz.

Dedim ya dostlar, bu konu hakkında aslında kitaplar dolusu, resimli olarak anlatıp ilgililere ve bu işe gönül verenleri uyarmak lazım. Neyse, bu günlük de sona geldik. Daha zurnanın zırt dediği yere gelinceye kadar bu konuyu anlatmaya devam edeceğim. Şimdilik hoşça kalın, dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık