• 02 April 2016, Saturday 17:02
DursunGirgin

Dursun Girgin

İnsanlarımız beleşçiliği o kadar çok seviyor ki!

Dursun GİRGİN

Dostlarım merhaba.

İnsanlarımıza neler oluyor bilemiyorum. Geçen yıllara oranla biraz daha olgunlaşacağımız yerde, daha ham bir toplum oluyoruz.

Bu sözleri neden söylediğime gelince; malum benim sanatım müzisyenlik. Aylar öncesinden iş bağlantıları yaparız, anlaşma gereği olarak da kaparo alıp veririz birbirimize. İnsanlar yalvar yakar işi bağlıyor, üç beş gün sonra ise, yok babamın arkadaşı varmış, yok efendim oğlanın arkadaşı varmış gibi abuk sabuk sözlerle verilen sözlerden cayılıyor. Bütün bu olup bitenler de ne yazık ki, sorumluluklarımızdan habersiz olduğumuzun bir işaretidir. Verdiği sözde durmayan insanların hali nice olur bilemem.

Değerli dostlarım, siz siz olun, ne kimseyi aldatın, ne de aldanın. Onun için lütfen her ne türlü iş yaparsanız yapın, yaptığınız işi sağlam yapın. İşte bu nedenle beni tanıyan dostlarım çok iyi bilirler: Ömrüm boyunca, bilerek veya kasten hiç kimseyi ne kırdım ne de aldattım.

Konuyu şöyle açmak istiyorum: Malum yaz ayları, yöremizde düğün, dernek, sünnet ve nişan gibi eğlencelerin yapıldığı aylar. Örneğin Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim ayları için benden ve oğullarımdan ta bir yıl önceden gün alan dostlarımız oluyor. Zaten bizim de bu saydığım aylara mahsus bir yıl içinde yapacağımız düğün sayısı 20’yi geçmez. Eh bunun da çeşitli nedenlerle, farz edin ki, 3’ü 5’i iptal oldu; eh varın gerisini siz hesap edin. Şimdi gelelim aynı şekilde mesela bir vatandaşın düğününü alıp da tam düğün günü gelince vazgeçsem, veya başka bir yerden daha fazla para bulup da oraya gitsem olur mu dostlarım?

Bu tür yaklaşımlar yüzünden inanın şu zanaattan soğudum. Çünkü günümüz dünyasında ne gerçek sanatın ve sanatçının değeri kalmış, ne de sanata verilen önem. Varsa yoksa beleş, yani beleş olsun da ne olursa olsun. Bazı yerlerde gerek beni dinleyen, gerekse oğullarımı dinleyen dostlarımız memnuniyetlerini dile getirip teşekkür ederek düğün yerinden ayrılıyorlar.

Bütün şu satırları şunun için yazıp çiziyorum, evet dostlar, tonlarca para harcayarak evlatlarımızın mürüvvetini görmek istiyoruz. Bunun için de aylar, hatta yıllar öncesinde iyi bir aşçı bulabilmek, iyi bir müzisyen bulabilmek için tabiri caizse kılı kırk yararız. Tam her şeyimizi ayarladık diye sevinirken, araya bazı kimseler girer, kimi aşçıya verilen parayı çok bulur, kimi çalgıcıya verilen parayı çok bulur ve neticede işleri öyle karıştırırlar ki, o her şeyin güllük gülistanlık olmasını isteyenler tam düğün günü hayal kırıklığına uğrarlar. Kimi iyi bir aşçı bulamaz, kimi iyi bir müzisyen bulamaz ve her şey birbirine karışır.

İşte bu nedenle ben, şu düğün sezonlarının başlamasıyla böyle bir açıklama yaparak gerçekten de kendi işine kendisi karar verebilen tüm dostlarımı uyarmak istiyorum. Elin öldürdüğü yılan belki de canlı kalır. Lütfen ömründe belki de ilk defa yaşayacağınız mutlu bir anınızı sırf her şey ‘daha ucuz’ hatta ‘bedava’ olsun diye gayretkeşlik edip de üzülmeyesiniz. Bilin ki, ucuz etin suyu yavan olur.

Gelelim şimdi meselenin en can alıcı yönüne.

Şu üç günlük dünya yaşamı için ülkemizde öylesine yüz kızartıcı işler oluyor ki, sormayın. Şimdi benim elimdeki bir lokma ekmeği kendi alıp yemek isteyen zavallı kardeşim, bu kadar mı acizsin. Sen elin elindeki nimeti, rızkı almak için mücadele edeceğine neden rızkını yaradanından istemiyorsun. Yazıklar olsun ki, bir lokma ekmek için bu hale düşenlere vaylar olsun ki, verdiği sözünden dönenlere ve sonuç olarak şunu söylemek isterim: Evet herkes şunu çok iyi bilmelidir altın her yerde altındır, bakır da bakırdır. Hiç kimse altını bakır yapamayacağı gibi, bakırı da altın diye kimseye yutturamazlar. Hele hele bazı köylerimiz de, yeri zamanı gelecek, düğün ve derneklerinde zurna davul dahi bulamayacaklar, bunu da belirtmiş olayım.

Eh ne diyelim kendi düşen ağlamaz, onun için ben her şeyi oluruna ve zamana bırakıyorum. Umarım arayan bulur, ya mevlasını ya da belasını.

Haydi hayırlısı olsun diyorum, tecrübeli bir zurna üstadı olarak.

Bugün her şeyi beleş isteyenler, yarın zor durumda kalınca umarım birçok kişiler gibi yine muhtar Dursun’un kapısını vurmazlar. Çünkü o gün herhalde bizim de söyleyecek sözlerimiz olur, bilmem anlatabildim mi!..


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık