• 27 January 2021, Wednesday 9:42
DursunGirgin

Dursun Girgin

Boş gündemleri bırakın artık

Dostlarım merhaba. Bir önceki köşe yazımda ülkemizi zor günler bekliyor demiştim. Evet Allah’tan ümit kesilmez. Ancak bilim adamlarımızın sözlerine sohbetlerine bakacak olursak eğer, tüm dünyayı kasıp kavuracak  bir kıtlık bekleniyor. Bakınız Ocak Ayı’ndayız, hani yağmurlar nerede? Toprak suyunu alabidi mi ki sana meyve  versin.

Asıl ülkemizin ana meselesi işsizlik yoksulluk fakirlik olması gerekirken, sağ olsun Sayın Cumhurbaşkanımız yeni bir malzeme daha buldu ve halkımızın gerçek gündemini unutturmayı başardı.        

Boğaziçi Ünivertsite öğrencilerini çok iyi tanıyorum. Çünkü onlara Narhisarı Köyümüzde zeybek kültürü hakkında bilgiler vermiştim. Yani böyle bir üniversitenin dahi siyasete alet edilmesini, hele hele onca asıl meslelerimiz dururken hiç olmadık yerden bir gündem değişikliği gelmesini, doğrusu şahsen ben hiç yadırgamadım.

Bir asgari ücret tespit edildi. Daha ilk maaşımızı bile almadan yolda eridi gitti. Gelin asıl meselelerimizi görüşelim. 8-9 aydır pandemi nedeniyle kapalı olan, tek bir kuruş dahi geliri olmayan esnafın, kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkemizin, esnafın, çiftçinin, işçinin ve dahi Dibek Derelilerin hali ne olacak? Bunları konuşmak gerek, bütün bu dertlerimize nasıl çözümler üretebiliriz? Sorunları araştırmak dururken, olmadık yere kelepçeler takıldı. Kelepçelerin yoksulluğun, virüsün ellerine takılmasını isterdim. Gelelim siyasetçilerimize.. Kardeşim bir cumhurbaşkanının bir veya birkaç rektör atamaya anayasamıza göre hakkı ve yetkisi varsa bırakın bu rektör ister AKP’li olsun ister HDP’li olsun, ister CHP’li, ister MHP’li. Asıl bu ülke nereye gidiyor.8-9 aydır esnafın, sanatkarların, işçinin, memurun, müzisyenin, çiftçinin ne halde olduğunu görmüyor musunuz? Yüce Rabbim sen beyni boş siyasilerin şerrinden bu yüce millet koru.

Evet   dostlar, dünya hangi aşıyı olup da bu amansız dertten kurtulurumun derdindeyken biz rektör atamalarıyla günümüzü gün ediyoruz. Çok yazık, hem de çok çok yazık.

Değerli dostlarım pandemi bana bir gerçeği gösterdi. Ülkemizdeki insanlığın ne hallere geldiğini, babaların oğullarından, oğulların da baba ve analarından kaçtığı günleri gördük. Mazallah bütün bu dertlerimize bir de kıtlık eklenirse, gelin de siz o zaman seyredin zurnanın zırt dediği yeri.

Evet bu güzel vatanda yağ var, un da var, ama bütün bu maddeleri karıştırıp da vatandaşın önüne helva yapıp da yedirecek siyasetçiler yok. Ne yazık ki. Onun için bugün rektör meselesi, yarın Ayasofya meslesi, ertesi gün baş örtüsü meselesi… Yetti artık, canımıza tak etti.

Şimdi gelelim ana meselemize. Hata hep seçilenlerde mi? Elbetteki hayır. Seçenlerin hiç mi suçu yok? Bir değil, iki değil, hep aynı makamdan şarkılar dinlemek artık milletin de canını sıkmış olacak ki. zamn zaman çarşı pazarda derdinden, halinden şikayetçi olanların ha bire sayıları çoğalmakta; ancak bir şeyi daha hatırlatmadan geçemiyeceğim. Bin nasihattan bir musibet evladır der atalarımız. Yüce Rabbim bu cennet vatanımızı tüm kötülüklerden korusun. Eh dostlarım aslında virüsün, yoksulluğun, işsizliğin, fakirliğin, çaresizliklerin elleri kelepçelenmesi gerekirken, biz ne yapıyoruz? Eğitimin eline kelepçe vuruyoruz. Ne diyelim Neşet Ertaş’ın bir türkü sözüyle sözlerimi tamamlamak istiyorum. ‘Kendim ettim, kendim buldum. Gül gibi sararıp, soldum. eyvah eyvah’. Haydi dostlarım hoşçakalın, dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık