Dursun Girgin

Dostlarım, merhaba… Benim yaşım neredeyse 78’e geldi. Ömrüm boyunca ne siyasetçiler gördüm; ancak şu anki gibi ülkenin ekonomisinin tepe taklak gittiği, tarımın, hayvancılığın neredeyse yok denecek hallere gelmesinin tek bir sorumlusu vardı, o da mevcut siyasetçiler. Yani 2002 yılından beri bu ülkeyi tek başına yürüten mevcut iktidar, şimdi de sanki “Siz beni niye iktidar ettiniz?” dercesine milletinden intikam almaya çalışıyor. Bana göre zengin daha da zengin olurken, fakirler bir lokma ekmeğe muhtaç hale getirildiler. Nedir bunca öfkenin sebebi, söyler misiniz? Kırk yıllık cani olsaydın böyle bir aymazlığı doğrusu bir türlü kabullenemiyorum.

Bakınız, içeriye atılmadık CHP’li bir belediye neredeyse kalmadı. Peki, hiç duydunuz mu AKP’li veya MHP’li bir tek belediye başkanı görevden alınmış diye? Duyan, gören var mı? Ne yani, AKP’li ve MHP’li belediye başkanlarının hiç mi suçları yok? Artık bu yalanlara bu millet inanmıyor. Lütfen, bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklemeden önce çok iyi düşünün. Bu savcılar gerçekten de her yaptıklarını hukuk adına mı yapıyorlar? Zulümleri eğer birileri “yeter, dur” demezse, sonra bu yüce millete yazık olur. Böyle bir siyasete de… Artık şahsen ben bunlar siyasetçi demeye utanıyorum.

Bakar mısınız, şu PKK’nın silah bırakma rezaletine! 30 tane silahı yaktılar diye yandaş medya neredeyse ellerine zil takıp oynayacak. Gerçekten de eğer bu ülkeye barış gelirse veya gelecekse öncelikle sayın iktidarın PKK’lıya hoş görünüp, muhalefete zalimce saldırması karşısında insanlar “Niye bu ülkede sadece MHP ve DEM Parti mi var ki böyle zalimce hareketlerle karşılaşıyor bu yüce millet?”

Soruyorum esnafa: “Nasılsın?” Vallahi borç gırtlağa dayandı. Esnaf böyle, çiftçi öyle, işçi öyle, emekli zaten perişan. Peki, söyler misiniz, bu iktidar ne yapmak istiyor? Sırf anayasayı değiştirerek, iktidarınızı sonsuzlaştırarak, onca yanlışınızda hesap kitap vermeden kurtulmak için bütün bu hukuksuzlukları yapıyorsanız eğer, çok yazık ediyorsunuz bu millete.

Sayın AKP, sayın MHP, sayın DEM Parti milletvekilleri, açın kulağınızı da beni iyi dinleyin: Eğer bir ülkede demokrasi, insan hakları, hak, adalet askıya alınmışsa – ki öyle görünüyor – o halde bu zulmün sonu felaket olur ki maazallah kardeşin kanına girer. Bundan da sadece Yahudiler, Amerika ve Batı memnun olur. Bu milletin meydanları hınca hınç neden dolduğunu eğer bugünkü siyasi iktidar hâlâ anlayamamışsa, çok yazık! Demekten başka elimizden bir şey gelmez. Ancak zulüm hiçbir devirde payidar olmamıştır.

Hani nerede Nemrutlar, Firavunlar, Ebu Cehiller ve Muaviyeler? Geliniz, Neşet Ertaş’ın dediği gibi “Tatlı dile, güler yüze doyulur mu?” dediği gibi, tatlı dil, güler yüz her siyasetçinin birinci önceliği olmalıdır. Bütün bu güzellikler elbette ki uygulandığı ülkelere barış, huzur getirir. Bilmem, anlatabiliyor muyum?

Rüzgar eken, fırtına biçer; benden söylemesi. Anlayana sivrisinek saz, anlamayanlara davul zurna bile az gelir.

Haydi dostlarım, hoşça kalın, dostça kalın.