• 26 August 2019, Monday 9:47
DursunGirgin

Dursun Girgin

SAHİP ÇIKILMAYAN KÜLTÜRÜN FATURASINI KİM ÖDEYECEK?

Dostlarım merhaba. Bugünkü köşe yazımın başlığını sanırım birçoğunuz anlayamamıştır. Şöyle ki; yıllardır ağzımda tüyler bitti söyleye söyleye… Gelin şu garip hayattayken, şu yörenin kültürel envanterini çıkaralım. Nedir bu envanter menvanter meselesi?...

Evet dostlarım, bu yörenin düğün yemeklerinden tutunuz da o kadar çok konuları var ki… Kayıt altına alınması gereken konuların en başta geleni de hiç şüphesiz yöremize ait olan birçok zeybek oyun havalarıyla ilgili. Yıllardır şöyle “Dört başı mamur” bir alan taraması yapılsın diye diye… Artık ben de yazıp çizmeye usandım. Hatta kendi kendime şöyle bir soru yönelttim; “Yahu muhtar Dursun,  senden başka bu konuları konuşacak insan kalmadı mı? Yeter be!” diye kendi kendime sitem eder oldum.

İstanbul Boğaziçi Üniversitemizin bir grup öğrencisi beni ziyaret ettiler. “16 Ağustos 2019 günü Milas’ımızın bir yayla köyü ya da mahallesi diyebileceğimiz güzel mi güzel, şirin mi şirin bir yerinde, zeybek kültürü konusunda alan taraması şeklinde bir etkinlik ve eğlence yapacağız Dursun Amca, bu şenlikte de senin zurna çalmanı istiyoruz” dediler.  Ben de “Boş zamanlarıma denk getirirseniz Eyvallah!” dedim. Ve 16 Ağustos  Cuma akşam üzeri, Narhisarı köyümüze vardım. Hatta 60 yıllık ustayım; bu köye ilk ziyaretimdi. Sağ olsun köylüler, kadınlı erkekli sanki bir “Bakan” gelmiş gibi, başta köy muhtarımız olmak üzere, çok güzel karşıladılar. Üniversite öğrencilerinin de mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Hoş geldiniz faslından sonra, benim en küçük oğlan birkaç program yaptı. Sonra da sıra bana geldi. Başladık saza söze… O kadar çok konu vardı ki anlatacak, inanın çok yoruldum.  Nedeni; şu hızlı yaşa genç öl misali… O kadar çok konuyu, nasıl olur da birkaç saate sığdırabilirsin? Yeri geldi yöneticilerimize ve de yöremizin milletvekilleri başta olmak üzere, hepsine yalvardım: Ne olur, geliniz şu güzel Milas’ımızın bir kültür envanterini  çıkaralım diye…

Neyse, dostlarım sözün özü şu ki; sahip çıkılmayan kültürün faturasını  yarın kim, nasıl ödeyecek, soruyorum. Ömür çok kısa. İşte geldik, gidiyoruz. Çok mu zor bu işler için bir plan proje yapmak?... Plan ve projeyi  biz hazırladık diyelim, peki bu işler için bir masraf çıkacak… Bu masrafı kimler, nasıl karşılayacak?

Kurban Bayramı’ndan önce ve hemen sonra iki defa Denizli ilimizin şirin bir kasabası olan Çameli’ne gittim. Burada rahmetli, üç telli bağlaması ve çam düdüğü ile ünlü bir kültür adamımızın adına; Hayri Dev Kültür Merkezi kurulmuş. O kadar çok memnun oldum ki, sormayın. Sonuçta o da bir kültür dostuydu. Ancak her ne kadar onun adına bir kültür merkezi yapılmış olsa da, aslında onu keşfedip de meşhur olmasını sağlayan kişi bir Fransız araştırmacıydı. Adamlar, Hayri Dev’i aldılar, Fransa’ya götürüp orada meşhur ettikten sonra, maalesef Türkiye uyandı işte.  Dostlarım, Türkiye’nin birçok konuda olduğu gibi; kültür konusunda da düşünce ve çalışmaları, ne yazık ki çok başarısız. İnşallah 1 Eylül’de  Muğla Büyükşehir Belediyemizin her yıl geleneksel hale getirdiği Uluslar arası Zurna Zen Şenliği yine yapılacak. Keşke önce Muğla ilimizin o güzelim kültürel envanterini  çıkarıp da sonra da bu tür konulara girmiş olsalardı. Neyse, “Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az.”

Evet dostlar, şimdilik bu kadarla yetinelim. İnşallah gelecekte kültür sohbetlerimiz devam edecek. Hoşçakalın, ama dostça kalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık