• 01 March 2021, Monday 9:35
DursunGirgin

Dursun Girgin

Lafla ülke yönetilmez

Dostlarım merhaba. 1938’den sonra yani Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölümünden sonra ülkemiz gerçekten de çok kötü yönetilmiştir. Bu kötü yönetilmenin de en başında Avrupa ve ABD hayranlığı geliyor. Mesela bir kominizm tehlikesi var diye NATO’ya üye oluşumuz. Bir Avrupa hayranlığı nedeniyle yıllardır habire sömürülüyoruz. Bugün ABD ülkemize yat diyor yatıyoruz, kalk diyor kalkıyoruz. Öbür tarftan bu ülkenin bağımsızlığını isteyenler sanki vatan hainiymiş gibi gösteriliyor ve yargılanıyor. Mesela NATO’nun Türkiye’ye 2020’ye kadar şöyle gözle görülür, elle tutulur bir katkısını gösterin bana. Üstüne üstelik faydaları olmadığı halde o kadar çok zararları var ki… gerek ABD’nin gerek NATO devletlerinin. Yok bir gümrük anlaşması yapıldı. Hep Türkiye’nin aleyhine işledi. Eğer Türkiye Atatürk’ün dediği  gibi Yurtta Sulh Cihanda Sulh politikalarını takip etmiş olsaydı bugün belki de Ortadoğu’nun ve Avrupa’nın en güçlü devleti olurduk. Şöyle dönüp de bir bakıyoruz zarara uğrayan hep Türkiye olmuş. Mesela 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda ben köyümüm muhtarıydım. 16 tane F16 uçağının parası peşin peşin ödendiği halde ABD bu uçakları Türkiye’ye vermedi. Peki gerekçe neydi? Vay efendim siz bu uçakları benim can dostum Yunanistan’a karşı kullanırsınız. Peki ardından ne oldu? Bakınız rahmetli Erbakan, ABD’nin bu oyununa karşı İncirlik Hava Üstünü kapatalım dedi. Sonra neler oldu bakınız. Türkiye’deki zenginler sigaraları, benzini, şekeri stokladı. Millet öyle zor bir duruma soktular ki herşey karneyle alınır, satılır hale geldi.  Bunu kim yaptı? Sözde ben Müslümanım diyen hacılar, hocalar ve de Türkiye’nin ekmeğini yiyen Yahudi iş adamları. Sonuçta bir erken seçim, neticede kaybeden bir Türkiye. Işte dostlarım çok kısa bir örnek verdim. Türkiye’ye ne ABD’den ne Avrupa ülkelerinden asla bir fayda gelmez. Türkiye’ye ancak Türkiye’den fayda gelir. Peki Avrupasız olur mu? Elbette olmaz. Peki ABD’siz olur mu? Tabiki olmaz. Ancak ben senin ülkenden 8 liralık mal alırsam sen de benden 8 liralık mal almakla dostluk olur. Yoksa efendim benim ülkemin buğdayı varken, benim çiftçim açken, ben ABD’nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin çiftçisinin karınlarını doyurmak zorunda değilim. Işte bizim de itirazımız buna. Yani benim çiftçim pamuk ekmesin, tütün ekmesin, şeker pancarı ekmesin ama Avrupa’nın çiftçisini beslesin. Işte bizim itirazımız buna. Benim ülkemde ağır sanayi olmasın ben hep Avrupa’dan uçak satın alayım, tank satın alayım, benim yetişmiş beyinlerim de gitsin ABD’ye yarasın, gitsin Avrupa’ya yarasın. Bu mudur siyaset? Olmaz olsun böyle dışa bağımlı bir siyaset. Bakar mısınız şu 17-18 seneden beri yapılan yollar, yapılan köprüler için hatta hastaneler için bile hasta garantisi veriyoruz, yap-işlet-devret fonuna. Olmadı beyler olmadı. Bana söyler misiniz? Yolların yapımı için lazım olan tüm malzemelere  bakıyoruz. Hepsi de yerli malı. Peki tabirimi hoş görünüz. Herşeyimiz olduğu halde neden yabancılara yıllarca dolar bazında paralar ödüyoruz. Işte Mustafa Kemal Atatürk’e duyulan hayranlığın temelinde yatan bir gerçek şudur; ATATÜRK bağımsız Türkiye’yi kurdu. Sonradan gelenler onu bağladılar. Hem de zincirlerle kelepçelediler koskoca  85 milyonluk Türkiye’yi.

Ben Atamı çok seviyorum. Çünkü şu sözü bile benim için yeter de artar bile. Bağımsızlık benim karakterimdir diyor O güzel insan. Makamın cennet olsun Atam.

Haydi dostlarım hoçakalın dostçakalın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık